Gökay, çayını içerken ben de kaş göz işaretiyle Masal'ı ikna ediyordum. Arkadaşımın inadında ısrarcı olduğunu gördüğümde daha fazla üstelemedim. Masal yaptığım hareketlere bakıp kendini tutamayarak güldü.
Gökay, bir ânda gülen arkadaşıma baktı. Merakla onu süzerek Masal'a baktı. İnatçı arkadaşım konuşmayınca iyice şüphelenen adam: "Siz niye gülüyorsunuz? Komik bir şey mi var?" Diyerek kaşlarını kaldırmış, yüzümüze bakıyordu.
Masal otomatiğe bağlanmış gibi cevap verdi: "Aklımıza bir şey geldi de ona gülüyoruz önemli bir şey yok."
Gökay ikna olmuş gibi görünüyordu. Çayının yarısına gelmişti hiç beklemediğimiz bir ân da Masal'a dönüp merakla sordu:
"Sen ne mezunusun?"Cevap vermeyecek zannettim ama sakince "Mezun değilim, hâlâ okuyorum." Dedi.
"Hangi okul?"
"... Üniversitesi"
Dudaklarını küçümser gibi büzdü: "Hiç zeki görünmüyorsun ama..." diyerek sustu.
Masal kendini kötü hissetmişti: "Zeka ilk bakışta görünen ya da hissedilen bir şey değil zaten!"
"Zamanla da bir şey değişmiyor."
"Yani sen ne demeye çalışıyorsun?" Diye üsteledi arkadaşım.
"Sen zeki kızsın anlamışsındır ne dediğimi.." kısa bir sessizlik oluştu ama Gökay, Masal'ı iyice sinirlendiğini belli etmek için başka bir soruya geçti: "Çayı sen mi demledin?"
Masal alayla cevap verdi: "Evet, ben demledim. Niye soruyorsun yoksa beğenmedin mi?"
Gökay, arkadaşımın bakışlarından zerre etkilenmeden aynı ses tonuyla:
"Ellerine sağlık, çok kötü olmuş! Ben artık gideyim, sonra görüşürüz Alisa." Dedi.Gökay hızla Masal'ın yanından ayrıldıktan sonra bir an sessizlik oldu. Masal dudaklarını sıkıca birbirine bastırarak sinirli bir şekilde çay bardağına bakıyordu. Hâlâ gergin olduğunu hissedebiliyordum.
"Boş ver Masal, umursamaya değmez." Dedim, ona teselli vermek için elini omzuna koyarak.
Masal hafifçe başını sallayıp gülümsedi. "Evet, haklısın. Umursamıyorum aslında. Sadece sinirlendim. Gökay'ın düşünceleri ne kadar önemli olabilir ki? Kendi değerimi başkalarının yargılarına göre belirlememeliyim."
Masal her zaman güçlü ve özgüvenli biri olmuştu. Gökay'ın yaptığı yorumlar ona olan inancını sarsmış olabilir, ama biliyordum ki bu durum onun kendine olan güvenini tamamen kaybettirmeyecekti.
Masal'ın hâlâ düşündüğünü fark ettiğimde bana döndü. "Sence ben zeki görünmüyor muyum?" diye sordu.
Gülümsedim ve başını salladım. "Masal, senin zekan sadece dış görünüşünden anlaşılacak bir şey değil. Gökay'ın yaptığı yorumlar sadece onun sınırlı görüş açısından kaynaklanıyor. Senin gerçek değerini görmek istemeyen birisinin yorumlarına takılmana gerek yok."
Masal bir an düşündükten sonra gülümsedi. "Evet, kendi değerimi onun yargılarına göre belirlememem gerekiyor. Ben sadece kendim olmalıyım ve başarımı kendi ölçütlerimle değerlendirmeliyim."
Aslında hayatımda Masal gibi bir arkadaşa sahip olduğum için çok şanslıydım. O, kendi değerini bilen, güçlü ve cesur bir kadındı. Onun yanında olduğum sürece, her türlü engeli aşabileceğimize inanıyordum.
"Hadi uyuyalım artık!" Dedi.
İkiside odalarına çekildiler ve çok kısa bir süre sonra uykuya daldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgene Bile Acıma
Teen FictionAlisa'nın duygusuz ve titiz bir adamla yaşadıklarını anlatıyor. [Eğlence amaçlı yazılmıştır. Hikaye tamamlanınca yazımlar düzeltilecektir.]