Güne erken başladığım saatlerde oturmuş keyifle kahvaltımı yapıyordum. Bugün yapacağım şeyleri aklımda planladım. Kubilay'la havuz kursuna gidecektik.
Sanki Kubilay'ın ailesi hariç her şeyle ilgilenilmesi için bir sürü şey yapılıyordu. Çocuklarına ayırdıkları tek vakit gece Kubilay uyurken oluyordu. Tüm gün bir sürü etkinlikten çıkıp ailesi eve gelene kadar uyuyakalan bir çocuktu. Belki de ben yanlış düşünüyorum. Ailesi çocuklarının daha iyi yetiştirmesi için elinden geleni yapıyorlardı. Kubilay, mutlu gibi görünse de ailesinin onunla fazla vakit geçiremeyeceğini biliyordu. İlgiye ihtiyacı olduğu vakit ailesinin yanında değil, benim yanımda oluyordu. Bunu düşündükçe içim sızlıyor ama ailesine gidip hesap sormaya cesaret edemezdim. Düşünmeyi bırakıp kahvaltımı bitirdikten sonra hızlıca hazırlandım ve yola çıktım. Havuz kursuna gitmek, bana korkutucu geliyordu. Çünkü sudan korkuyordum. Suya baktıkça çocukluk travmalarımı hatırlıyorum. İster istemez heyecanlandım.Kubilay'ın evine vardığımda, o da benim kadar heyecanlı görünüyordu. Havuz kursu için gerekli olan malzemelerimizi alarak yola koyulduk. Yolu Kubilay'la sohbet ederek gittik. Daha doğrusu o hiç susmadı ve her şeyi sormaya, ben ise sabırla cevap vermeye çalışıyordum.
"Alisa, bu yukardakiler ne?" Dedi gökyüzünü işaret ederek.
Kafamı kaldırıp gösterdiği yere baktım ve sorusunu cevapladım: "Bulut."
"Ne işe yarıyorlar? Bulutlar olmasa ne olur?"
Hadi şimdi işin işinden çık çıkabilirsen! Kubilay'ın merak ettiği şeyler benim hiç dikkatimi çekmemişti.
"Bulutlar ne işe mi yarıyor? Yavrucum, sana ne yediriyorlar bu nasıl bir öğrenme şevki?"
"Alisa, şevk ne demek?"
Anlaşıldı küçük çocuklar bilmediği her şeyi merak ediyorlar ve sormaktan çekinmiyorlar. En kötüsü de cevabını almadan susmuyorlar.
Kubilay'ın merak dolu soruları beni gülümsetti. Onunla birlikte keşfetmek ve öğrenmek için sabırla cevaplar vermeye devam ettim.
"Şevk, bir şeyi öğrenmek veya yapmak için duyulan istek ve heves demek. Yani, senin her şeyi merak etmen ve öğrenmek istemen şevkli olman demek." dedim gülerek.
Kubilay düşündü ve sonra heyecanla sordu: "Peki, bulutlar ne işe yarıyor?"
Belli ki bu konu kapanmayacaktı. Aynı sakin tavrımı koruyarak "Bulutlar, su buharının havada yoğunlaşmasıyla oluşan beyaz veya gri renkteki yükselen gaz ve su damlacıklarından oluşan oluşumlardır. Bulutlar, yağmur, kar veya dolu gibi yağışları oluştururlar. Ayrıca, güneşin zararlı ışınlarını engelleyerek dünyamızı korurlar." diyerek açıkladım. Coğrafya derslerine zamanında az çalışmamıştım.
Kubilay gözleri parlayarak anlattıklarımı anlamış gibi "Çok ilginç!" dedi.
Eh, artık soru kalmadığına göre rahatlayabilirim. Çocuk bildiğin ayaklı ÖSYM!
Söylediğim cümlelerin içinde bana bir başka soru sormak için düşünür gibi baktıktan sonra konuştu:
"Peki, bulutlar nasıl oluşuyor?"Ne yapacaksın sen bu yaşta bulutları diyemediğimden sorusunu cevapladım:
"Bulutlar, su buharının havada yükselmesi ve soğuması sonucunda oluşur. Sıcak hava yükseldikçe yükseklerdeki soğuk hava ile karşılaşır ve su buharı yoğunlaşarak su damlacıklarına dönüşür. Bu su damlacıkları bir araya gelerek bulutları oluşturur." şeklinde cevapladım.Kubilay, cevabımı düşündü ve sonra sordu: "Peki, ya bulutlar olmasaydı ne olurdu?"
Gözlerim kocaman açılmıştı."Eğer bulutlar olmasaydı, yağmur, kar veya dolu gibi yağışlar oluşmazdı. Bitkiler ve hayvanlar suya ihtiyaç duydukları için yaşamlarını sürdüremeyebilirlerdi. Ayrıca, güneşin zararlı ışınları daha fazla etkili olabilir ve dünyamızın iklimi değişebilirdi." şeklinde cevapladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgene Bile Acıma
Ficção AdolescenteAlisa'nın duygusuz ve titiz bir adamla yaşadıklarını anlatıyor. [Eğlence amaçlı yazılmıştır. Hikaye tamamlanınca yazımlar düzeltilecektir.]