XXVIII

1.2K 97 43
                                    

"Nereye gittin?"

"Kapının önündeydim nerede olabilirim ki?" Verdiğim cevaba sinirlendiği belli oluyordu. "Ben sana çık dedim mi?"diye azarladı. Kendini ne sanıyordu bu adam!

Gökay'a baktığımda mutlu görünüyordu, odaya girdiğinde dikkat etmemiştim ama onu takım elbiseyle görünce duraksadım. Üzerindekiler ona çok yakışmıştı. En azından Araf gibi somurtmuyordu. Gülümseyerek bana bakıyordu ben ise sinirlenme rağmen sakin kalmaya çalışıyordum. Baş parmağı ve işaret parmağını açıp yüzüne doğru tutarak gülümsememi söylüyordu.

Gökay'a bakmayı bırakınca Araf, onu dinlemediğini anlamıştı, tekrar yüksek sesle, "Kime diyorum duyuyor musun beni, bir daha ben demeden dışarı çıkmayacaksın!"

Önündeki kağıtlarla ilginince Araf'ın neden sinirli olduğunu merak eden Gökay, yüzüme bakarak ne olduğunu anlatmamı istiyordu. Kısık sesle "Sana daha sonra anlatırım." diyerek sustum.

İçimdeki öfkeyi saklamaya çalışıp gülümseyerek başımı salladım. Muhtemelen deli olduğumu düşünüyordu, ama umrumda bile değildi. Oda kapısının açılmasıyla birlikte bakışlarımızı asistan kıza çevirdik.

"Araf Bey, toplantı için hazırız."dedi.

Alisa ve Gökay da sessizce onayladı. Araf, asistan kızın sözleriyle birlikte önündeki kağıtları bırakarak oturduğu koltuktan kalkıp yanında beraber götüreceği kağıtları topluyordu. Üçü birlikte toplantı odasına doğru ilerlediler.

Toplantı odasında diğer çalışanlar da hazır bekliyordu. Araf gelince hepsi masasına oturdu ve toplantıyı yönetmek için hazırlıklarını tamamladı. Alisa ise sessizce boş bir yere geçti ve diğer çalışanlarla göz teması kurmaktan kaçındı.

Toplantı başladığında, Araf konuya odaklandı ve işle ilgili detayları paylaşmaya başladı. Gökay ise sessizce dinliyor gibi görünse de, her ân gülecekmiş gibiydi. Aklım çok başka yerlere gitmişken Araf'ın söylediklerini anlamakta zorlanıyordum. Konuşmasını aksatmadan anlatmaya devam ediyordu. Gökay gülmekten vazgeçmiş gibi kaşlarını çatıp ciddi olmaya çalıştı. Toplantının profesyonel bir ortamda geçmesi için kendini kontrol etmeyi başarmıştı. Çok sıkılmıştım. Toplantı ilerledikçe, Araf'ın liderlik becerileri ve bilgisi bir kez daha gözler önüne serildi. Diğer çalışanlar da aktif bir şekilde toplantıya katılım gösteriyor ve fikirlerini paylaşıyorlardı.

Ne anlatıyor bilmiyorum ama ikna edici konuştuğuna eminim. Acaba bu adam dünyaya sırf bunun için gelmiş olabilir mi?

Gökay'ın kol saatine gözüm takılmıştı. Toplantının bitmesine ne kadar kaldığını hesaplamaya çalıştım ama ne kadar süreceğini bilmiyorum. Yaklaşık bir saattir buradaydık.

Toplantı sona erdiğinde, çalışanlar dağılmaya başladı. Gökay ve Araf odada yalnız kalmıştı.

"Tebrikler kardeşim. Çok iyi iş çıkardın."
Adam, Gökay'ın sözlerine cevap vermedi. Araf çıkmak üzereyken Gökay tekrar konuştu:
"Odaya girdiğimde yine niye sinirlenmiştin?"

"O kız yaptıklarıyla beni çileden çıkarıyor!"

Gökay oturduğu koltuktan rahat bir ses tonuyla konuştu: "Kız hiçbir şey yapmadı."

"Ondan nefret ediyorum artık kendi hayatımı yaşamak istiyorum anlıyor musun?!"

"Ondaki paralarını geri alınca ölüp gidecek zaten sadece biraz sabretmen gerekiyor." Diye cevap verdi.

"Bu kız o aklıyla o kadar parayı elinde tutamamıştır, boşuna uğraşıyoruz zaten aptalın biri!"

"Yüzdük yüzdük kuyruğun geldik az kaldı bitecek."

Gölgene Bile Acıma Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin