Masal evdeki tüm odaları aradı ama kimseyi bulamadı. Telefonuyla Alisa'yı aradı. Umutlanmaya başladı ama telefon kapatılmıştı. Ona bir türlü ulaşamadığı için endişelendi. Aklına Gökay'ın yaptığı teklif geldi. Oraya gitmiş olacağını düşündü. Hızla evden çıkıp Gökay'ı gördükleri yere tekrar gitti.
Bir saat sonra ormana geldi, ortalarda ne Gökay, ne de Alisa görünüyordu. Çadırı kurduğu yerdeki ateş söndürülmüş ama hâlâ külleri sıcaktı. Eline bulaşan külü birbirine sürterek temizledi. Etrafı gezindi ama kimse yoktu.
Alisa'yı aradı hâlâ telefonu kapalıydı. Gökay'ın numarası onda kayıtlı olmadığından mecburen eve gidip onun gelmesini bekleyecekti.
Genç kız eve vardığında akşam oldu. Belki o yokken gelmişti. İçerde olup olmadığını kontrol etmek için birkaç kez seslendi. Hayır henüz gelmemişti. Salonda oturup Alisa'yı beklemeye başladı. Dakikalar geçmek bilmiyorken kendini oyalayacak bir şeyler bulmayı düşündü. İçi içini yiyordu. Mutfağa gidip yemek hazırlamakla uğraştı. Sürekli duvardaki saate bakıyor, geciktiği her dakika için daha çok endişeleniyordu.
Saat dokuza gelince artık iyice korkmaya başladı. Araf'a mı gitmişti yoksa Gökay'ın teklifini kabul mü etti, diye düşünmeden edemiyordu.
Anahtar sesini duyunca hızla gidip kapıyı açtı. Masal rahat bir nefes aldı. Alisa'nın güvende olduğunu bilmek kalbini ferahlattı: "Bu saate kadar neredeydin Alisa, arıyorum telefonun kapalı. Sana ulaşamadım. Beni çok korkuttun."
Anahtarı kapıdan çıkarıp içeri girdiğimde hâlâ Masal'ın merakla baktığını hissediyordum. İçeri geçip soluklanınca yalan söylemeden, gerçekleri bir bir anlatmaya başladım: "Önce Carly'e gidip Gökay'a karşı dikkatli olmasını söyledim. Ona konuştuklarımızı söylemedim ama galiba Carly de bir şeylerden şüpheleniyor. Yüzü bembeyaz oldu. Oradan ayrılıp Gökay'ın yanına gittim."
Masal şaşkınlıkla yüzüme baktı: "Onun yanına neden gittin? Senin o adamla ne işin var?"
"Gökay'la bir kez daha konuştuk onu bu kararından vazgeçirmeye çalıştım ama gözünü hırs bürümüş. Kimseyi dinlemiyor Carly'nin göz göre göre ölmesine izin veremem... Başka çarem yoktu Masal. En azından şimdilik ona bir şey yapmayacağına dair söz verdi."
"Sen orada ben böyle bir şey yapamam demedin mi, kabul ettin yani. Hani istememiştin? Kararını değiştiren şey ne oldu?"
Utançtan kızardım. Ona gerçeği söylemek yerine başka bir bahane buldum: "Paraya ihtiyacımız var. Sen de biliyorsun."
Alayla kaşlarını yukarı kaldırdı: "Derdin para öyle mi? Madem kabul edecektin ne diye fakir edebiyatı yapıp sonra kabul ediyorsun? Baştan kabul etseydin."
Onu ikna etmek istedim ama Masal hayal kırıklığına uğradı. Nasıl böyle bir kararı verdiğime şaşırıyordu.
"Carly'nin öldürülmesini izlemektense Araf'tan ayrılması gerektiğini düşünmek daha kolay olduğu için teklifi kabul etmek zorunda kaldım."
"Sana inanamıyorum."
Ona sakin olması için birkaç şey söylediğimde duyduklarına inanamadı. Asla bu sözleri kabul etmedi. Sanki bir ânda başka biri oldu. Öfkeyle sordu: "Delirdin herhalde, kız sen değil misin gurur insanın her şeyidir, o olmazsa yaşayamam diyen, ha? Şimdi ne değişti?"
Bu durumdan oldukça huzursuzdum ama ilgisiz görünmeye çalışarak onu ikna etmeye çalıştım: "Amaan, boş konuşmuşum işte!"
"Alisa ben seni çok iyi tanıyorum, bunu herkese inandırırsın ama ben inanmam. Sen öyle bir şey yapmazsın. Bana yalan söyleme lütfen, niye kabul ettin doğru söyle?"
