İkisi birlikte ormandan çıktılar ve eve doğru yürümeye başladılar. Eve döndüklerinde kapıda bir adam onlara doğru yürüyordu.
"Efendim, Carly Hanım geldi.."
Carly'nin kim olduğunu merak ediyordum. Acaba bu kadın, dün Gökay'ın konuştuğu kadın olabilir miydi? Araf'ın yüzüne baktığımda tepki vermedi.
Araf'ın Carly'i tanıdığı belliydi. Adama dönüp "Evde mi?" Diye sordu.
Adam, başını evet anlamında salladı. Araf bizi bırakıp hızla eve girdi. Dışarıda beklemek yerine ben de içeriye girdim.
Carly denen kadın sarı saçlı oldukça iyi giyimli biriydi, masmavi gözleri mutlu görünüyordu. Araf'la yani Araf Bey'le oldukça samimiydiler. Carly bana kaçamak bir bakış atıp Araf'la konuşmaya devam etti. Çantamı bırakıp ellerimi yıkamaya gittim. Yarım saat sonra kapı çaldı gelen Gökay'dı.
"Günaydın Alisa. Ne oldu yüzün asık, Araf nerede?"
"Araf Bey içeride, misafiriyle ilgileniyor." Diyince sinsice gülümseyip sordu:
"Bak sen, kimmiş misafiri?""Carly Hanım. Yurt dışından bu sabah gelmiş."
Gökay'ın Carly'nin adını duyunca gülümsemeyi bırakıp sinirlenerek söylendi: "Araf'la ne işi varmış, hâlâ buraya gelmeye nasıl cesaret edebiliyor?" Kafasını öteki tarafa çevirip mırıldanarak devam etti: "Allah'ım kadına gelmez dedim gerçekten çıkmış gelmiş!"
Gökay salona doğru gittiğinde kaşları çatılmış bir şekilde Carly'e bakıyordu. Kadın, Gökay'ı görünce korktu ama belli etmedi. Gülümseyerek konuştu: "Hoş geldin Gökay!"
Gözlerini Carly'den ayırmadan samimi olmayan bir sesle "Hoş bulduk, sen de hoş geldin!" Dedi.
"Gökay buraya neden geldi, Araf?"
Zerre alınmamış olan adam, kadının lafını ağzına tıkmak ister gibi "Ne o Carly, beni gördüğüne sevinmedin.." dedi.
Araf, Carly'e dönüp cevap verdi: "O çoğu zaman buraya gelir. Neden öyle söyledin?"
"Hiç sadece merak ettim. Beklemiyordum."
Gökay alayla gülümsemeyi bıraktı. Araf'la tokalaştıktan sonra koltuğa oturup bacağını sallayarak sustu. Duvardaki saate dikkatle odaklanmış bir şeyler düşünüyor gibi bakıyordu. Geldiğinden beri hiç susmayan kadın konuşmaya devam ederken Gökay sıkılmıştı ve bir bahane bulmaya çalıştı: "Susadım. Ben bir su alıp geleyim."
Araf, Gökay'a oturmasını işaret ederek "Alisa getirir." dedi
"Yok ben kendim alırım.." diye itiraz etti ayağı kalkıp hızla mutfağa gitti.
Gökay yanıma geldiğinde çok sinirliydi. Neden böyle davrandığını merak ediyordum ama bunu ona soramazdım. Ben yapacağım yemek için dolaptan malzemeleri çıkarırken Gökay ise önemli bir şey söyleyecekmiş gibi yüzüme bakıyordu. Yukarıdaki dolaptan unu almam için dolabın kapağını açarken yağ kızmasın diye ocağın altını kıstım. Gökay yukarıdan unu indirmiş bana yardım ettiğini göstermek istiyordu. Teşekkür edip unu aldım. Aklıma takılan bir şey vardı o yüzden elimdeki unu bırakıp "Bir şey mi isteyeceksiniz?" Diye sordum.
Gökay sanki hep bu sorumu bekliyormuş gibi hemen atıldı: "Gerçekten yapabilir misin?"
Benden bir şey isteyecekti. Bunu seve seve yapardım. Anlayışlı bir ses tonuyla "Ne istediğinizi söylerseniz size daha kolay yardımcı olurum, gergin görünüyorsunuz. Bir sorun yok değil mi?"
Ses tonunu kısarak birinin duymasını istemiyormuş gibi konuştu: "Var.. bir sorunumuz var."
"Anlatın öyleyse sizi dinliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgene Bile Acıma
Novela JuvenilAlisa'nın duygusuz ve titiz bir adamla yaşadıklarını anlatıyor. [Eğlence amaçlı yazılmıştır. Hikaye tamamlanınca yazımlar düzeltilecektir.]