"İçimde avaz avaz yan yan benimle...."
Mottoları belirliydi ; düzensizlikte bir düzendir!
Üniversite sınavını geçirdikleri yazın ardından neredeyse bir güz dönemi de bitmek üzereydi. Hayatlarına dair çoğu şey akışında otursa da düzene konulması gereken pek çok şey vardı. Örneğin Kutay hala çorapları top gibi yuvarlayıp salona atmaktan zevk alıyordu ya da Uygar evdeki herkesi çamaşır suyu aromalı bardaklardan su içmeye zorluyordu. İlk başta evlerinde hiç bir şey yoktu.Evli evsizler gibiydiler. Hala lise son sınıf öğrencisi olan ve bir yandan da Servet-i Fünun dönemi ezberi yapmaya çalıştıkları vakitler mevcuttu.
Seviştikleri kondomlar yerlerde ve halıların üzerinde gezindiği vakit Limit Yayınları'nın soru bankasından cevapları kontrol ettikleri anlara dek her şey komedi sahnesini andırıyordu. Sevişilmiş plastikler arasında halıda - ucuz diye metresi bilmemkaç liralık ve ayak kaydıran- çömelen iki ergenlerdi. Açıkçası Kutay ,Uygar'ın ezberlerinden o kadar sıkılmıştı ki derin bir nefes vermişti.
"Anladık,soya çekim diye bir şey var. Servet-i Fünun diyince naturalizm,anladık karakterlerin şalvarında ateş yanıyor ve hepsi yasak aşkla lanetli. Anladık soya çekim olduğu için kadercilik de var. Halit Ziya denen arkadaşın karakterleri boynuzlu. Anladık sanatı sanat için icra ediyorlar. Ölüm var işemeli sıçmalı aldatma ayinleri var tamam...."
Bir de antrenmanlarla atematik gibi bir konseptle başlıyordu ki..
Pizza kutularının arasında cılız lamba ışığında kesirlere çalıştıkları vakit Uygar mala anlatır gibi anlatıyordu o anlarda. Bir dilimi yedim on dilim arasından pay payda ne oldu diye anlatmaya çalıştığında Kutay yalnızca baş sallamıştı.
"Sucuk da Afyon sucuğu mudur nedir...Kokuyo lan çemenli."
İşin içinde sayılar varken parmak hesabıyla da olsun yapıyordu ama alfabedeki harfler matematiğe girince Kutay direkt olarak iptal oluyordu. Yine de Uygar onu bir yarış atı gibi koşullamıyordu. Ya da "Allah belanızı versin pislik herifler.."diye halılardaki kondom kutularını gören Tayfun'un ara sıra selam vermeye uğramasını da Kutay takmaz olmuştu.Hatta bazen misafir geleceği için pisliklerini temizlemeleri gerektiğini anımsamaları adına faydalı da oluyordu.
En güzel düzen ,düzensizlikti ama bu düzensizlik içerisinde bile kendinden sırra kadem basan bir ahenk vardı. Kendi cümbüşünde kendi yolunu bulabilen bir düzensizlikti bu.
Uygar obsesif bir biçimde hesap kitap yaptığı puanın aynısını tutturduğunu öğrendiğinde bunu düzenli çalışmayla açıklayabilirdik. Lakin Kutay sınavda iki senelik de olsa elektroniğe kapak atınca bu güneşin batıdan doğması kadar uzak bir ihtimaldeydi. Biri meslek yükseokulunun yolunu tutarken diğeri hedeflediği üzere "aynı anda " her şey yapabileceği evreni selamlamıştı. Güzel sanatlar harikaydı. Yani bir yandan sanat tarihi diğer yandan konservatuar sahne sanatları hem yoğun hem maliyetli olsa da hem akademi hem de tiyatronun gönlünü tutuyordu.
Elbette Uygar sosyal çevresi geniş bir işsiz olarak takılmaktan sıkılıp işe girme girişimlerinde bulunmuştu. Ancak Kutay okula gitmiyor,yerine imza attıracak "kankaları ve ağalarıyla" genelde sanayide takılıyordu. Yalandan bölümünü okuyor gibi dursa da gitmiş sanayide piyasasını kurmaya başlamıştı. Evden kalan para banka hesabında duruyordu ve eşyalar haricinde genelde harcanmamıştı. Yani hala sokaklarda evsiz kalıp ölmemişlerdi üstelik Uygar'ın ailesi de bir şekilde sessiz sedasız akşam yemeklerinde misafirliğe gelerek yardımcı olabiliyorlardı.
Aileleri vardı ama kimseler kırılmasın,incinmesin diye tamamen kesilip atılmamış bir aile bağı denebilirdi.
Kimi zaman dostları baki kalsa da yeninin gücü her yeri sarmıştı. Tayfun'un da uzaklarda okumasıyla aslında tüm gerilim ve fay hattı ortadan kalkmıştı. Bir zamanlar yan yana görmeye dahi küplere bindiği oğlanın şimdi arada bir uğrayan ve ziyarete gelen eski bir dost olması kısa bir periyodu bulmuştu aslında.Bazen en ummadık dostlar düşmanlık yaptığında ya da düşmanlar dost eli uzattığında geriye sadece o an uzatılan ya da itilen ellerin hali kalıyordu. Öncesi aslında flulaşıyor ve zamanla zihnin göz ardı ettiği birer anı olarak kalıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Perde
Romantizm"Hiç sevilmemişsin,sevdiğin ise meçhul!"diye gürledi ceylan gözleriyle. Sevmek ve sevilmek nedir özenle ince ince öğreteceğini bilmeden...