yedi

781 65 56
                                    

mira

eve döndüğümde kendimi yatağa bıraktım, gün boyu o kadar yorulmuştum ki kolumu kaldıracak halim kalmamıştı. kendime gelmek için derin bir uykuya ihtiyacım vardı ama uyuyamıyordum. zihnim bu kadar doluyken uykuya dalmama izin vermiyordu. uyusam bile asla rahat değildim, durmadan uyanıyordum. bütün gece uykularım kesik kesik olduğundan uyumakta istemiyordum artık.

"mira!" diye bağırarak aniden odama daldı annem. "uyuyor musun sen?"

"dinleniyordum anne."

"keman dersin var bugün ne yapıyorsun sen?"

"dersim mi var?"

"evet site içinde bir keman sanatçısı yaşıyormuş, almila ondan ders alıyor her pazartesi ve çarşamba artık sen de onunla gideceksin. okulunuzun her dönem sonu yetenek yarışmaları ile şehir dışındaki okullar ile yarışıyormuşsunuz."

"anne çok yorgunum."

"bu halin ne senin?" dedi annem öfkeyle. "yüzün çökmüş, biraz gülümse mira."

"anne iyi hissetmiyorum, biraz dinlenmek istiyorum lütfen."

"akşam sekizde dersin var birazdan hazırlan. neden almila'nın arabası ile gelmedin?"

"o arkadaşları ile dışarıdaydı."

"onlarla arkadaş olamadın mı?"

"beni de çağırdılar anne, yorgundum gitmedim."

"neler kaçırdığını bilmiyorsun," diye bağırdı annem öfkeyle. "ben senin yerinde olsaydım hayatım harika olurdu, sana bir sürü fırsat sunuyorum nasıl bunları kullanmazsın?"

"anne sadece yorgunum!"

sesim tahmin ettiğimden yüksek çıktığında annem kaşlarını kaldırarak siniri bozulmuş şekilde gülmüştü.

"sekizde keman dersin var, ben emel hanımlar ile toplantıya gideceğim."

annemin gitmeden önce söylediği son cümle buydu, sadece bedenen değil ruhumda çok yorgundu. saate baktığımda henüz altıya yaklaştığını fark ettim. bir saat uyumaya çalışıp daha sonra hazırlanabilirdim. belki çok yorulursam gece yorgun düşüp derin bir uyku çekerdim.

yatakta uzanmıştım ama uyuyamıyordum, ben de kendimi rahatlamak için eskiz defterimi çantamdan çıkardım. kulaklığımı takıp şarkı dinlerken bir yandan zihnimdeki düşünceleri kağıda döküyordum. kendimi ifade ederken çıkam görüntünün adaya benzediğini fark ettim. gözlerim kapalı da olsa onun nasıl çizildiği zihnimde yazılıydı. yazın resimlerime çok ilgiliydi, ilk onu çizdiğim gün saatlerce onu izlemiştim. daha sonra elim alışmıştı, durmadan onu çizmeye başlamıştım. resimlerimi çok sevdiğini söylemişti.

daha sonra bir manzara resmi çizdiğimde renk tonları sadece kırmızıydı, öfkeyi belli eden kırmızı rengini kullanarak içimdeki öfkeyi yansıtmaya çalışıyordum. bazı renkleri duygularla bütünleştirdiğimde ifade ederken rahatlamış hissediyordum, o duygularını bir balonun içine hapsedip gökyüzüne yolluyordum sanki.

saatin ne kadar hızlı geçtiğini fark etmemiştim bile. telefonuma bildirim gelmesiyle gözüm saate sarmıştı, mesaja baktığımda en yakın arkadaşım buse yazmıştı. saat sekize yaklaştığından mesaja cevap bile vermeden endişe ile hazırlanmaya başlamıştım. üstüme dolaptan pembe tonlarında olan elbisemi giymiştim, saçlarım ve makyajım pek bozulmadığından çok uzun sürmemişti işim. makyajımı silmeye bile vakit bulamadan annem beni rahatsız etmişti, o kızlardan geri kalmamam için uğraşıyordu ama bu benim iyiliğim için değil onun iyiliği içindi.

orkide, gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin