kırk altı

505 64 23
                                    

mira

"ege düzgün dursana ya!"

"nasıl duracağım?"

"uzan ya da otur fark etmez."

"soyunayım mı?"

ege sırıtarak kaşlarını kaldırdığında kaşlarımı çatarak ona baktım.

"ege!"

"titanikte böyle yapıyorlardı."

"aşkım beni heyecanlandırmayacak şeyler yapar mısın?"

"o biraz zor galiba ya."

babamlar sonunda bana daha fazla ilgi vermeye başladıklarından isteklerimi dinlemeye başlamışlardı. resime olan ilgimden bahsettiğimde babam beni bir resim kursuna yazdırmıştı, bir kaç haftadır kursa gidiyordum. aslında henüz portre çizmiyorduk ama birisine bakarak resim çizmeyi denemek istediğimden ege'yi mankenim olarak seçmiştim. galiba pek doğru bir seçenek değildi bu.

oğuz ile yüzleştikten sonra okulun büyük bir çoğunluğu oğuz'a ve diğer takım arkadaşlarına karşı tepki göstermişti. ailesi oğuz'un yaptıklarından dolayı çok öfkelenmişlerdi, özellikle annesinin bu yüzden oğuz'un elinden her şeyini aldığını duymuştum. bir kaç haftadır okula gelmiyordu, umarım bir an önce ailesi onu okuldan alır. almila ve oğuz'un ayrılığının ardından almila çabuk toparlamıştı, arın ile görüşüyorlardı ama arın eve dönmemişti. o eve tekrar dönmeye niyeti yoktu, savaş ve annesi ile yaşamaya başlamıştı tamamen. savaş'ın annesi gerçekten arın'ı da oğlu gibi seviyordu. bu sefer rahat bir nefes alıyorduk.

"ne kadar sürer?" dedi ege uzanırken. ege'yi aslında ezbere biliyordum, yüzünün her zerresi aklımdan çıkmıyordu. onu bakmadan da kolayca çizebilirdim. "acıkırsam ne olacak?"

"tamam yeni manken bulayım ben."

ege doğrularak tekerli sandalyemi şövalyenin etrafından dolaştırarak yatağa doğru çekti, ege yatağımda uzanırken onun resmini çizecektim, bu durum kalbimi çok zorluyordu gerçekten. sandalyemi kendine doğru çektiğinde aynı hizada bulunuyorduk, ege yüzünde bir gülümseme ile bana bakarken heyecanlanmıştım.

"olmaz öyle."

"o zaman uslu dur."

"o da olmaz."

gözlerimi kısarak ege'ye doğru bakarken ege bana yaklaşarak dudaklarımız arasındaki mesafeyi kapattı, aniden gelen öpücükle nefesimi tamamen kesmişti. şu an odaklandığım tek nokta onun dudaklarıydı, ezbere bildiğim bu dokunuşlarıydı.

"hâlâ başka manken istiyor musun?"

"beni nasıl etkileyeceğini iyi biliyorsun."

"sevgilimi tanıyorum diyelim."

ege ile konuşurken sırıtıp duruyordum, gülümsemesi beni büyülerken onun etkisi altında kendimi kaybedip duruyordum. ela gözleri ile her denk geldiğimde onun gözlerin kayboluyordum. öyle güzel bakıyordu ki, başka kimseye ihtiyacım olmadığını hissediyordum.

"acıktıysan bir şeyler söyleyeyim mi?"

"eğer çizim yapmak istiyorsan beklerim sorun değil, şaka yapıyordum sadece."

orkide, gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin