yirmi üç

686 66 100
                                        

mira

hafta içi günler çok çabuk geçmişti, okulda genellikle ada'yı görmezden geliyordum. benimle zaten hiç konuşmuyordu ama bakışları çok keskindi. ben de ona en büyük cezayı veriyordum, onu umursamıyordum. bu onu iyice sinirlendiriyordu. eğer sonuç kendisini yakıyor olmasa bütün yazı bir anda anlatabilirdi belki de. genelde yamanla da pek ilgilenmiyordu, yaman da bunun farkındaydı. beraberlerdi ama çok uzaklardı. işte en korkunç olan ilişki buydu, yaman onu seviyordu ama ada hırsı seviyordu. birinin avuçlarının içinde olmasını seviyordu. yazın bana yaptığı gibi onun etkisi altına girmek çok kolaydı, size çok iyi davranır ve etkisi altına kolayca alırdı. benimle oynamıştı.

ege ile tanıştıktan sonra zamanla ada'nın nasıl birisi olduğunu anlamıştım, ege'nin hissettirdikleri ve ada'nın hissettirdikleri çok farklıydı. ege her şeyin en iyisi, en özeli gibi hissettiriyordu ada sadece senin kendisi için böyle olduğunu, o olmazsa hiçbir şey olamazsın der gibi davranıyordu. ben yanındaysam sevilirsin gibi ama ege, ben yanında olmasam bile sevgiyi hak ediyorsun diyordu. ege çok gerçek hissettiriyordu, bana gerçekten yaşadığımı hissettiriyordu. bu günlerde okul çıkışı yine ders bahanesi ile yanlarına gidiyordum, onlar bazen şarkılarına çalışıyorlardı ben de onları izliyordum. ege beni her gördüğünde bana ilgiyle yaklaşıyordu. onunla zaman geçirdikçe aramızdaki bağın derinleştiğini hissediyorum. zaman geçtikçe daha da yakınlaşıyorduk.

zaman geçtikçe bir şeyler de değişiyor gibi hissediyordum. belki de çoktan değişen bir şeyler yeni fark ediyordum.

yine öğlen arası geldiğinde almilaların yanından kaçıp arın'ın yanına gitmiştim, kapının üstünde 'temizlik olduğundan bir kaç gün kullanılamaz' yazısı asılıydı. kapı kilitli olduğundan arın'ın bana verdiği yedek anahtarla içeri girdiğimde arın ve savaş'ı öpüşürken basmıştım.

"özür dilerim!"

"sağ ol mira ya bütün atmosferi kaçırdın."

gözlerimi kısarak açtığımda henüz giysiler giyili olduğundan derin nefes vererek gözlerimi tamamen açtım.

"ben gidiyorum siz aynen devam edin."

"bir şey mi oldu?" dedi savaş. "eğer bir sorun varsa anlat öyle git ama hızlı anlat bak vaktimizden gidiyor."

düşünceliler mi yoksa değiller mi çözemediğim bir an daha ama tek bildiğim tencere kapak gibi birbirlerine uymuş olmalarıydı.

"bir sorun yok, sadece sıkıldım."

"tamam, görüşürüz." demişti arın gülerek.

"tamam tamam, bir dahakine haber verin."

"bu arada akşam geliyor musun?" demişti arın. "istersen seni götürürüm."

"nereye?"

"arın." demişti savaş biraz yüksek sesle.

"söylemediniz mi?"

"neyi ya?"

"sahne alacaklar bu akşam yine aynı kafede."

"neden bana söylemediniz ki?" dedim kırılganlığımı saklayamaz şekilde.

"bugün keman dersin olduğu günmüş dedi ege, seni çağırmak istiyordu ama kendisi için başını belaya sokmanı istemiyor."

orkide, gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin