iki

1.4K 80 42
                                    

mira

yeni evimde ilk gecemi geçiriyordum. hem yerimi yadırgamış hem de eski huzurumu hissedemiyordum. kendimi tanımıyordum ama şimdi tamamen kaybolmuştum. kendimi yeni yeni tanırken yine boşluğa düşmüştüm. ne hissedeceğimi ne düşüneceğimi bilmiyorum, hissizleşmiştim sanki artık.

bütün gece eski dinlediğim şarkıları dinledim en azından beni o günlere götüren şarkılar vardı, bazen öyle şarkılar olur ki sizi yaşadığınız ana götürür. tekrar tekrar zihninde yaşatırsın ama zihninde olur işte, ne hissedersin ne de dokunursun.

bir anda 'kupa kızı ve sinek valesi' çalmaya başladığında tutamadığım göz yaşlarımı tutamamıştım artık, annemler duymasın diye içime içime ağlıyordum. bu şarkı beni yazın başına götürmüştü, o yazlığa ilk taşındığımız, onu ilk kez gördüğüm ana. onunla ilk yakınlaştığım o an dinlediğim şarkıydı bu.

saçların mı ıslak yoksa ıslak mı yaşamak dedim
senin için rüzgarda hep yağmur mu var
gözlerin mi daldı yoksa sıkıldın mı sorulardan
hiç geçmez mi gözlerinden bu sonbahar

omzumu sarı saçlarının orttüğü omzuna yasladım, kulaklığım teki ondaydı. bir yandan şarkı akıp giderken biz dalganın akıntılarını izliyorduk. tek kulağımda çalan şarkı, diğer kulağıma gelen sahilin gecesinin verdiği sessizlik ve su sesi. onun kokusu her yanımı sarmıştı, onun kokusu ve denizin getirdiği koku birleşmişti sanki.

"keşke bu an hiç bitmese." diye mırıldandım. yüzünü bana döndüğünde kalbim hızlandı. gözlerim mavi gözlerini bulduğunda kalbim duracaktı sanki. gülümsediğinde kendimi güvende hissediyordum.

"keşke hiç bitmese mira, keşke gerçek dünyaya hiç dönmesek."

gözlerime öyle güzel bakıyordu ki bazen gözlerinde yaşamak istiyordum. en güvenli bölgem olmuştu, bütün yaz hayatımın baharı gibiydi.

böyle biteceğini hiç tahmin etmemiştim, hayatımın en güzel anlarının bir kabusa dönüşeceğini bilemezdim. güvenli limanım sanmıştım, o istese yanından bir kez olsun ayrılmazdım. kaçtığım limanımdı, evimdi o benim. mavi gözlerinde hayatı bulduğumu sanmıştım. en değer verdiğiniz insan en çok canınızı yakan insan oluyordu, o her şeyiniz olunca siz de onun her şeyi oldunuz sanıyordunuz. ilk aşkımdı, ilk öpücüğümdü, onu unutamıyordum. onu sevmekten vazgeçemiyordum.

o kadar yorgun düşmüş olmalıyım ki ne zaman uyuduğumu fark etmemiştim bile, telefonum bütün gece şarkı çaldığından şarjı bitmişti. kulaklığımı çıkarıp yataktan kalkarak telefonumu şarja taktım. o şarkıyı çoktan listemden çıkarmam gerekiyordu, onunla olan resimleri silmem gerektiği gibi.

aynada kendime baktığımda gördüğüm görüntüden tiksindim. çökmüştüm resmen, ondan sonra toparlayan buseler olmuştu. biraz olsun kendime geldiğimi sanarken tekrar çökmüştüm. ailem bunu göremiyordu, saatlerce ağlasam da bilmiyorlardı. beni görmüyorlardı, gözlerinin önünde duruyordum ama bakmıyorlardı.

yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra annemin fark etmemisi için kapatıcımı sürdüm, çok makyaj yaptığım şimdilik belli olmasın diye sadece kapatı sürüp ardından yanaklarıma tint sürmüştüm. aynada kendime bakıp derin nefes aldım, yeni hayatım başlıyordu.

içeri geçtiğimde kahvaltı çoktan hazırdı bile, babam işinde yükseldiğinden artık eskisinden daha çok kazanıyorduk. annemde babam sayesinde babamın çalıştığı yerde sekreter olarak işe başlayacaktı, onun için seviniyordum aslında hem de kendim için. uğraşayacağı bir işi olduğundan üstümdeki baskı azalacaktı en azından. eskisinden daha zengin olduğumuzdan bazı şeylere hala alışamamıştım, mesela evde başka bir yardımcı olmasına. annem ve babam buna çabuk alışmış gibiydi, benim için normal değildi.

orkide, gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin