otuz iki

647 67 41
                                    

mira

herkes gittikten sonra ege ile gerçekten derin bir nefes vermiştik, bize bıraktıkları içkiler ile salonda uzanmış televizyondan şarkı açmıştık. koltuğa ikimizinde sığması için büyük koltuk minderlerlerini kaldırmıştım, şu an ikimizde rahatça sığabiliyorduk. ege kolunu belime sarmıştı, ben de onun omzuna başımı yaslıyordum, diğer eliyle bazen içkisini bırakıp gelip saçlarımla oynuyordu kıvırcık olduğundan parmağında gezdiriyordu, aşırı huzur verici bir andı şu an. üstümüzde battaniye vardı ama biz zaten sarılarak ısınıyorduk. belimdeki eli giydiğim croptan dolayı tenime değiyordu, bazen belimi nazikçe okşuyordu. aniden dönüp saçıma küçük öpücükler bırakması ile durmadan sırıtıyordum. bazen bir ana hapsolmak istersiniz ya, benim anım buydu işte. ege ile yalnız başımıza uzanırken kurduğumuz temaslar ve küçük öpücükler. hayatımın en güzel anı buydu işte.

bir yandan da kendimiz hakkında konuşuyorduk, aslında hayatımız hakkında her şeyi biliyorduk ama yine de onun kendisinden daha çok bahsetmesini istiyordum. onu her şeyiyle tanımak istiyordum.

"mayıştın mı sen?" dedi ege mırıdanarak. bu. ses. tonu. beni. öldürüyor.

"uykumu kaçırmaya çalış yoksa şu an uyuyabilirim."

aniden dudağıma bıraktığı öpücük ile sırıtmaya başladım, tamam bu uykumu kaçırmak için harika bir yöntem. gözlerim irice açıldığından o da bana gülmüştü. tekrar kafamı omzuna yasladığımda sırıtmaya devam ediyordum.

"ege."

"efendim güzelim."

"benden hoşlandığı ilk ne zaman anladın?"

sorumu sorduktan sonra kafamı omzundan kaldırarak ona baktım, kocaman gülümsemesi ile o da bana dönerek konuşmaya başladı.

"ilk tanıştığımızdan beri sana karşı hep bir çekim vardı içimde, her zaman yanında olmak istiyordum asla üzülmeni istemiyordum, o ada'yı varda öldürecektim gerçekten. ama ilk kendi kendime 'bu kızdan hoşlanıyorum' dediğim an sahneye ilk çıktığımız gündü, sen ev halinle koşarak gelmiştin. o gün benim için gelmiştin, gözlerinin içine bakarak şarkı söylerken o gözlerin evim olacağını anlamıştım."

"ege ya," dedim anlattıkları karşısında gözlerim dolarken, fazla duygusaldım ve birisi benimle böyle ince konuşurken ne tepki vermem gerektiğini bilmiyorum. daha önce hiç böyle olmamıştı, kendi ailemden bile gerçek sevgi sözcüklerini duymazdım. şimdi ise bir anda hayatıma giren bu mavi saçlı kızın cümleleri altında her an ağlayacak gibi hissediyordum. daha önce hiç böyle gerçek hissettirmemişti kimse. "o gün gelmeseydim, kafayı yerdim bunu biliyorum."

"o zaman da bana aşıktın bence kızım." dedi ege gülerek.

"sen kaybolduğunda çok korkmuştum aslında o zaman da değişmişti bir şeyler ama takıntılıklardan vazgeçmek zor oluyordu."

"senin tam olarak 'işte bu kız hayatımın aşkı' dediğin an ne zamandı?"

"hayatımın aşkı mı?" dedim gülerek.

"bence öyleyim, değil miyim?"

"galiba öylesin ya."

"sağ ol mira ya."

ben yüz ifadesine gülerken ege de benimle gülmeye başlamıştı, ege gerçekten hayatımdaki en özel kişiydi, bunu ona hep diyordum. o zamanlar bile belki de hissediyordum. onu ilk gördüğüm andan beri içten içe hissettiğim hayranlık her geçen gün onun ilgisiyle sevgiye, yaşadıklarımızla aşka dönüşmüştü.

orkide, gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin