mira
ben biraz daha kendime geldiğimde spor salonundan çıkmıştık, temiz hava almak daha iyi gelmişti. derin bir nefes aldığımda artık ağlamıyordum.
"daha iyi misin?"
"bana bu soruyu ne kadar çok sorduğunu fark ettin mi?"
"dünyanın en normal sorusu çünkü?"
"ben çok güçsüzüm sadece, bu yüzden kontrol etmen gerekiyor beni."
"ağlamak seni güçsüz yapmaz mira, bunu nereden çıkardın?"
"güçlü olsaydım ağlamazdım."
"hayır," dedi yüzümü kendisine çevirirken. "sen böyle bir dünyada yaşıyorsun ve hâlâ ayaktasın mira. sen güçlüsün."
ege gülümsediğinde onun gülümsemesi bana destek vermişti, cümleleri gerçekten içimdeki mira'nın doğrulmasına yetmişti.
"teşekkür ederim ege."
"ağladığında çok çirkin oluyorsun bir daha ağlama!" dedi gülümseyerek kolunu omzuma atarken. bulunduğu temasa ters tepki vermediğimde gülümsemesi devam etmişti.
"öyle mi?" dedim gülerek ona dönerken. "bir dahakine ağlarken üstünü salya sümük yapacağım."
"mira hayır ya!"
yüzünü buruşturduğunda yüksek sesle gülmüştüm, onun mimikleri çok komikti. her zaman o an ne hissettiği yüzüne yansıyordu.
"gülümsemen çok güzel mira," dedi ege saçımı kulağımın arkasına atarken. "daha çok gülümse."
"sen hep böyle yaparsan ben günde yüz kez teşekkür ederim ama ege."
"tamam tamam, daha az harika olacağım ama bu çok zor."
ona kaşlarımı kaldırarak baktığımda gülmüştü, ege yanımdayken neşeli hissediyordum. gülerken gözleri kısılıyordu, kocaman ışıltılı bir gülümsemesi vardı.
"seni o cadı mı ağlattı?" dedi ege yürürken.
"cadı kim?"
"ada işte."
cadı dediğinde aklıma gelen son kişi bile değildi, onun bana karşı nasıl birine dönüştüğünü görmek canımı yakıyordu. ben aynı miraydim, ben senin sevdiğin o mirayım ada.
"hayır gözlerin dolmasın," dedi durup bana dönerken. "üzgünüm sonra konuşabiliriz istersen."
"sorun değil," dedim gülümseyerek. onun yanında gülümsemelerin sahte değildi bunu hissediyordum. "sen beni bir yere götürecektin, onu unuttun mu?"
"unutmadım, hâlâ gitmek istiyor musun?"
"şaka mı yapıyorsun ege? şu an bana tek iyi gelen şey sensin."
kurduğum cümle ile ege'nin yüzünde utanmış bir ifade oluşmuştu. gözleri iyice büyüyüp yanakları kızardığında öksürerek geri çekilmişti. onun bu haline güldüğümde kaşlarını çatmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
orkide, gxg
ChickLitYürek! Onu unutacağız! Bu gece - sen ve ben! Sen verdiğin sıcaklığı unutabilirsin - Işığı unutacağım ben! İşini bitirdiğinde, ne olur söyle Ki hemen başlayayım! Çabuk ol! Yoksa sen oyalanırken Ben onu hatırlarım! - Emily Dickinson [13.12.23-?]