"Giray kalk!"dedim sitemle.Sessiz konuşmaya çalışıyordum çünkü şuan İzmir çok güzel uyuyordu.Dün gece hepimiz geç uyumuştuk ve İzmir'de oldukça yorulmuştu.Giray'ı uyandırmak için çok çabalamıştım fakat manda gibi yayılmış uyuyordu.
Çadırın fermuarını açtım ve dışarıya çıktım.Mehmet sönen ateşin önünde oturmuş,odunla külleri karıştırıyordu.Belli ki düşünceliydi.Şuan doğru zaman olabilirdi ve fakat olmayabilirdi de.
Kendimi hazır hissettim ve küçük adımlarla Mehmet'e yaklaştım.Ayak seslerimi duymuş olacak ki kafasını kaldırıp benimle göz göze gelmişti.
Gerginlikten eşofmanımı sıkıyordum. Yavaşça yanındaki kütüğe oturdum.
"Günaydın."Bana baktı ve hafifçe gülümsedi.
"Günaydın."Çadıra doğru baktı ve kaşlarını havalandırdı."Bakıyorum da minik ve ayıcık hala uyuyor."Küçük bir kahkaha attım.
"Yoruldular da.O yüzden."Ben de elime uzun,ince bir sopa almıştım.
"Hissetmiştim."dedi.Gözlerim yüzünü buldu.Sopayı kenara bırakmış,ellerini dizinin üzerinde birleştirmişti.Bana düşünerek bakıyordu.
"Neyi?"diye sordum.Elimde ki sopayı bıraktım ve öylece onu dinlemeye başladım.
"Sana,seni Nazlı'ya çok benzetiyorum dediğimde hissetmiştim.Sen de bir şey vardı.Böyle kanım ısınıyor.Ciğerime basasım geliyordu.Seni daha yeni tanımıştım ama.."tekrardan yüzüme dikkatlice baktı ve buruk bir gülümseme yaydı yüzüne."Seni o bataklıkta gördükçe
çıkarıp kurtarmak istiyordum.Ne bileyim sana bir yardımım dokunsun istiyordum. Çok çaresizdin ve benimde içimde bir yerlere dokunuyordu bu çaresizliğin. Hissetmiştim yani.""Anlıyorum.Sana artık sinirli değilim Mehmet.Ne senin suçun var bu olanlarda ne de benim.Biz sadece karmaşık ve koca bir kötülüğün içine denk düşmüşüz.Bunda yapabileceğimiz tek şey savaşmak."Mehmet yerinden kalkıp,yanıma oturdu.
"İnan ki Ada.Nazlı'dan bir farkın yok.Beni aradığında çok sevindim.Gerçekten.Mutlu oldum."dedi.Gözlerimi,gözlerine diktim ve içten bir şekilde gülümsedim.
"Bende mutlu oldum abi."Mehmet gözlerini kocaman açtı.Heyecanla kaşları havalandı. Beni sıkıca kendine çekti ve sarıldı.
"Canım kardeşim."Ellerimi beline doladım. Sıkıca sarıldım.Yıllardır,kendimi bildim bileli,bu hayatta kendimi hep yalnız hissetmiştim.Bu sadece aşk konusunda değildi. Evimizin içinde de ben çok yalnızdım.İçten içe hep bir kardeşim olsun isterdim.Bu düşüncelerime gülümser tekrar yalnızlığımı yad ederdim.Fakat şimdi kolları arasında olduğum beden,benden bir parça,yalnızlığımı bitirecek bir ödül gibiydi.
Arkamı döndüğümde dağ gibi arkamda duracak bir çok insanın en önünde duracak bir bedendi bu.Eğer hayatım tehlikeye girerse ilk kendini feda edecek bir bedendi.
Bu beden benim sonradan bulduğum ama hiç bir zaman kaybetmeyeceğim abimdi.Kafamı kollarına yasladım.Arkamda duran dağ güçlenmiş,sanki kendini yenilemişti. Depremlerde yorulan,güçsüzleşen dağıma büyük bir destek gelmiş ve o arkamda ki dağı güçlendirmişti.
"Annemi affedebiliyor musun?"diye mırıldandım.
"Bilmiyorum."kafasını kaldırdı ve derin bir nefes çekti."Sen olsan annen gibi mi yapardın?"diye sordu.
Kafamı onaylar biçimde salladım."Evet Mehmet.İnan yapardım.İzmir'in canı söz konusu olsaydı.Ondan uzak kalmayı göze alırdım.Tıpkı Giray gibi,tıpkı annem gibi..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜRKÇE HOCAM|YARI TEXTİNG
Romance{TAMAMLANDI} O siyah kadar tehlikeli bir adam.Ben ateş kadar yakıcı bir kadın.Ve bizi birbirimize bağlayan zehirli bir aşk... Hikaye tamamen hayal ürünü olup,gerçek kişi ve kurumlarla bir alakası bulunmamaktadır. YAYINLANMA TARİHİ:9 ARALIK 2023...