Yoğun bir çalışma temposu yüzünden başımı kaşıyacak zamanım kalmamıştı bile. Molaya çıktığımda bile ağzıma sadece bir kaç parça ekmek atıp küçük bir kase çorba içebilmiştim. Onu da mutfak kısmında yaptığım için Yuuji ile beraber yemek yemiştik. Üstümüzdeki kıyafetlerin iş kıyafetleri olması dışında okulda yediğimiz yemekhane yemekleri ile aynı hissettiriyordu. Rahat ve güvenliydi.İşe geri döndüğümüzde okuldan tanıdık bir kaç yüz ile ayaküstü selamlaşıp işime devam ettim. Genelde üniversite harçlığı çıkarmak için çalışmak yaygın olduğundan kimse kimseyle çalıştığı için dalga geçmezdi.
En sonunda restoranı kapatacağımız için tüm çalışanlar eve yollandı. Sadece Yuuji, Bayan Kaori ve ben kalmıştık. Bayan Kaori normalde restoranı kapattığı gibi tüm çalışanları evine yollar ve kapanma rutinini Yuuji ile yapardı. Bu sefer Bayan Kaori'yi eve erken uğurluyorduk ve kapanma rutinini Yuuji ile yalnız yapacaktık
Yani bir kaç dakika sonra restoranda sadece ikimiz kalacaktık.
"Yuuji, zaten neler yaptığımızı biliyorsun. Başka bir şey tembihlememe gerek yoktur herhalde." Dedi Bayan Kaori ceketi üstüne geçirirken. Biraz daha oyalanmasını ve onu da eve bırakabileceğimi söylememe rağmen bir arkadaşının gelip onu alabileceğini söylemişti. Normalde Sukuna okula gitmeden önce annesini de restorana bırakırdı ama arabası bozulduğu için geri götüremiyordu. Söylediği minik bir yalan yüzünden şimdi annesinin eve başkasına zahmet çıkararak gitmesine sebep olmuştu. Bu bile bencilliğinin kanıtıydı aslında.
"Sizi de eve bırakabilirdim," dedim son kez sorarak. Defalarca sormuştum ama hep reddetmişti ve zaten Sukuna'yı da alacağımız için arabamın dolu olacağını söylemişti. Israr ve itiraz etsem bile kabul etmemişti.
"Burada en güvendiğim iki gence restoranı emanet ediyorum. Bu yaşlı kadının biraz dinlenmesi lazım. Yuuji, çıkınca bir yerlerde oyalanacaksanız Megumi'ye hesap ödetme."
Yuuji annesine asker selamı verdi ve güldü. "O iş bende, patron."
"Ismarlama sırası bendeydi!" Diye itiraz ettim Yuuji'ye. "Bu gün kahveleri sen aldın!"
Yuuji kolunu omuzuma atıp kafamı kolunun altına sıkıştırdı ve saçlarımı dağıttı. Annesinin gülerek bizi izlediğini gördüğüm için kızarmamı engelleyemedim ve karnına dirsek attım. Bu sadece kahkaha atmasını sağlamıştı. "Sen çok konuşma bakayım, Gumi Gumi."
Bayan Kaori kıkırdamasını elinin arkasına gizledi. "Ben kaçıyorum. Size kolay gelsin." El salladı ve dışarıda onu bekleyen arkadaşının yanına adımladı.
Zor bir şekilde Yuuji'nin elinden kurtuldum. Aslında o beni salmıştı ama olsun. Elimin tersi ile canını acıtmak umuduyla karnına vurdum ama sadece kıkırdayıp karnını ovdu. "Biraz daha yumruklarını güçlendir. Hadi, daha sert vur."
İki yana açtığı avuç içlerinden bir tanesine sertçe vurdum ama eli bir kaç santim geri gitmek dışında pek hareket etmedi. "Bu güç de ne? Rüzgar esse elim daha çok acırdı."
Yumruklarıma karnına ve göğsüne vururken bu sefer kahkaha attı ve elleri ile bileklerimi tutarak beni durdurmak zorunda kaldı. "Tanrım, çok minik ve şirinsin."
"Sensin minik ve şirin!" Dedim ayağına basarak. 'Of' diye inildedi ve kahkaha atarak benden kaçtı. "Şirin miyim cidden?"
Utanmamı sinire çevirmek zorundaydım bu yüzden en yakınımdaki şeyi saldırmak amacıyla kullandım; bir sandalye.
Kahkaha atarak benden kaçarken o da eline bir sandalye aldı ve sırt yaslama yerlerini sert olmayan bir şekilde birbirlerine tokuşturarak minik bir kavgaya giriştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twin Problems /İtaFushiSuku/
FanfictionWattpad'deki ilk Yuuji x Megumi x Sukuna kurgusu! (Threesome!) (Ensest yok!) Nazik ikiz Yuuji. Annesiyle birlikte yemekler pişiren, derslerinde birinci, kibar ve eğlenceli bir çocuk. Kaba İkiz Sukuna. Babasıyla bir boks salonu işleten, okulun yolunu...