''Umarım buna pişman olmazsın.''

421 43 50
                                    


"...Ve sonra gittiler." Diye anlatmayı bitirdim olanları, Nobara'ya. Elbette içinde tutamazdım. Sukuna cidden ürkünç birisiydi. Çok farklı bir enerjisi vardı ve sanki bunu anlatmazsam içimde patlayacak gibiydi. Ayrıca hakkında konuştukça beni daha az korkutuyor gibiydi ve rahatlamamı sağlıyordu.

''Sukuna cidden duyduklarım gibi birisine benziyormuş.'' Dedi Nobara düşünceli bir şekilde çenesini kaşıyarak. ''Umarım sana karşı bir ilgisi oluşmamıştır. Bu seni çok uğraştırır.''

''Bence beni Yuuji'nin yanında gördüğü için bulaşmak ve onu sinir etmek istedi. Anladığım kadarıyla pek iyi anlaşmıyorlar.'' Birinci elden gördüğüm tecrübeler bu yöndeydi en azından. Sukuna sadece kardeşiyle uğraşmak istemişti. Beni hatırladığını sanmıyordum bile. En azından umudum bu yöndeydi.

''Ya sevgilin olması? Acaba beni sevgilin mi sandı?'' Dedi Nobara gülmemek için dudaklarını ısırırken. İkimiz de bir ilişki yaşamamızın imkansız olduğunu biliyorduk. O neşeli ve hiperaktif çocukları severdi. Ben ise kendim gibi sessiz, sakin ve aklı başında insanları. Elbette ikimizin de aradıkları kişileri bulamamış olmaları bizi diğer insanların gözünde ideal bir çift yapıyordu.

Belki de Yuuji ile Nobara'nın arasını yapmalıydım.

''Sanmıyorum,'' Dedim kalemimi parmağımda çevirerek. Ne zaman rahatsız olsam yaptığım bu hareketi yine tekrarlamıştım farkında olmadan. Yine de fark ettiğim gibi kalemimi sıramın üstüne koydum. ''Bence Sukuna'nın ilgisini üstümden almak içindi.''

Bay Geto içeri girdiğinde diğer öğrenciler gibi bende toparlandım ve Nobara'nın önüne dönmesiyle bende dikkatimi hocaya verdim.

Ve yanında içeri giren Sukuna'ya.

Gözlerim elimde olmadan açılırken sakin yüz ifademi korumakta zorlandım. Sukuna beni beklemiyor olacak ki onun suratı da anlık olarak o şaşkınlığı gösterdi ama benden daha çabuk toparlanarak sırıttı. Bu kötü haberdi. Beni hatırlıyordu ve tanımıştı.

''Bu Ryoumen Sukuna.'' Dedi Öğretmenimiz Bay Getou. ''Artık sizinle birlikte matematik derslerine girecek. Boş bir yere oturabilirsin Sukuna.'' Dedi elini sınıfa doğru sallayarak ve masasına oturarak ders için hazırlık yapmaya başladı.

Sukuna yanımdan geçerek benim oturduğum kümenin en arka sırasına yerleşti. Hem şansına boştu, hem de o sıra sanki Sukuna için yaratılmış gibiydi. Orada daha önce birinin oturup oturmadığını hatırlamıyordum ama artık oturamayacağını biliyordum.

''Gökte ararken okulda buldum,'' Diye mırıldandı yanımdan geçerken. Titrememe engel olamadım. Cidden okula geldiği ilk bir haftada derslere girmeyen çocuk artık girecek miydi yani?

Haftada 6 saat girdiğim matematik dersine mi?

Hayat benimle çok fena taşak geçiyor olmalıydı.

Derste dakikalar ilerlerken ve ben dinlemeye çalışırken Sukuna'nın delici bakışlarını sırtımda hissediyordum. Ne zaman göz ucuyla ona baksam kollarını sıraya koymuş, çenesini ve ağzını kollarının arkasına saklamış, kehribar gözleri ile beni izliyordu. Bende hemen kafamı öne çevirip düşen kalemimi elimde çevirmeye devam ediyordum.

Bu Nobara'yı bile rahatsız etmişti. ''Ürkünç birisi,'' Dedi omuzunun üstünden fısıldayarak.

''Kesinlikle.'' Diye cevap verdim aynı sessizlikle.

Sonunda ders bittiğinde hemen eşyalarımı toplayarak kaçmak istedim ama Sukuna benden önce davrandı ve elini sırama koyarak hafifçe üstüme eğildi. ''Naber Fushiguro?''

Nobara soran gözlerle bana baktığında gözlerimle kapıyı işaret ettim ve hemen çıkmasını istedim. Sukuna'nın bir de ona sarmasını istemezdim. Nobara hemen kalabalığa karışıp çıkarken Sukuna kehribar gözleriyle gittiğinden emin olana kadar arkasından baktı. ''Dersin ne? Seni bırakayım.''

''Teşekkürler, gerek yok.'' Dedim çantamı tek omuzuma atıp kalkmaya yeltenerek ama Sukuna beni boştaki eli ile omuzumdan ittirerek oturmamı sağladı. ''Nereye böyle? Sohbet ederdik.''

''Gitmem gerekiyor.'' Dedim yerime refleks olarak yerime daha çok sinerek. Cidden uğraşmak istemiyordum ama galiba gidemeyecektim. En azından Sukuna'yı atlatana kadar. Sınıfta kalan kimsenin olmaması cabasıydı.

''Kalbimi kırma. Yuuji'de olup bende olmayan şey ne?'' Sırıtarak sorduğu soru üzerine yutkundum. ''Daha kibar ve iyi birisi.'' Dedim sınırımı aşmamaya çalışarak. Ona hakaret etmek istemezdim ama köşe bucak beni sıkıştırıp taciz etmesindense darp etmesini tercih ederdim.

Ama galiba sınırı aşmıştım. Sırıtan suratı bozulmadı ama hakarete uğramışçasına kaşları çatıldı. ''Bende kibar ve iyi birisiyim. Tanımadan bilemezsin. Dış görünüşümüzü sormuyorum bile. Daha yakışıklı olduğum çok açık. Benimle de arkadaş olmak istemez misin?''

Artık rahatsızlığım iyice büyümüştü bu yüzden son kozumu kullandım. Şaşırtma kozu. ''Yuuji'nin burnu kaydırak gibi. Seninki kemerli. Daha büyük olduğu için mi burnunu sokacak yer arıyorsun?''

Amacıma ulaştığımı belli edercesine dudakları şaşkınlıkla aralandı ve kolunu ittirerek ayağa kalkmamı engellemedi. Hızla sınıftan çıkarken arkamdan ettiği söz beni bunu dediğim için pişman etmişti bile.

''Umarım buna pişman olmazsın.''

Pişman olmayacağımı düşünüyordum ama çok kısa süre sonra pişman oldum.

Twin Problems /İtaFushiSuku/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin