Bir haftamın olaysız geçmesi artık özlediğim bir durumdu.Elbette Yuji ve Sukuna gibi iki tane sevgilim varken bu imkansızdı. Bir tanesi bile insanın başına onlarca dert açabiliyorken bende iki tane vardı.
Kör istemiş bir göz Tanrı vermiş iki göz durumunu en boktan haliyle yaşıyordum.
Nobara olayı sorunsuzca kapanmıştı. Ama cidden kapanmıştı. Nobara benimle konuşmuyordu. Maki ve arkadaşları ile birlikte takılmaya devam ediyordu. Ama en azından... Nefret etmiyordu. Bir kaç saniye bakışıyor, ikimiz de kafamızı çevirmiyor ve yolumuza devam ediyorduk. Bunu kabul ettiğini sanmıyordum ama en azından sessizce hayatımdan çıkacak kadar olgun birisiydi.
Eğer kafamı meşgul eden başka bir sorum ortaya çıkmasaydı eminim ki Nobara'yı daha çok özleyebilirdim.
Sessizlikle geçen bir haftanın sonucunda rutinimiz devam etmişti. Babam nöbetteyken bizim evde takılmıştık ama anlaşılan son olaydan sonra üçümüz de işlere biraz daha alışmak istediğimizden iki tarafla da temasım öpüşmenin ötesine geçmemişti. Salondaki koltuklarda herkes ayrı yatarken uyumuştuk. Onun dışında da bir kaç kere okul dışında buluşmuş ve restoranda Yuji ile takılmıştık.
Ta ki, bir gün Yuji'nin restorana gitmediği bir gün onlarda takılacakken gelen davetsiz misafire kadar.
Kaori Teyze öğlen arasındayken restorana gelmesine gerek olmadığını ve evde bir kaç ev işi yaparak dinlenebileceğini söylemişti. Hatta benim de gelmeme gerek olmadığı ve onların evinde takılabileceğimizi, Sukuna'nın da antremanının iptal olduğunu söylemişti. Bizde bu tesadüfü hiç sorgulamamış ve heyecanla Sukuna'nın arabasına doluşarak evlerine yol almıştık. Bu neşemiz pek de uzun sürmemişti.
Çünkü eve gittiğimizde karşımızda Junpei vardı.
Yuji'nin eski en yakın arkadaşı olan Junpei. Etle tırnak gibi büyümüş bu öz olmayan ama kardeşten de farksız olan çocuk uzun yıllar Yuji'nin en yakınıydı. O zamanlar Sukuna'dan bile daha fazla kardeşi gibiydi.
Ta ki, Sukuna ve Junpei birlikte olana ve çıkan kaos yüzünden taşınarak bu kasabaya yerleşene kadar.
İçeri girdiğimizde Junpei rahatsızca koltukta oturuyordu. Bizi gördüğünde tereddütle ayağa kalkmıştı ve Yuji omuzumdaki elini indirmişti. Elbette kim olduğunu bilmiyordum ama Sukuna merakımın fazla uzun sürmesini engellemişti.
"Junpei?" Diye sordu şaşkınlıkla.
"Selam..." Dedi Junpei elleriyle oynarken. "Sürpriz..." Kendi kendine gülümseyerek ellerini havaya kaldırdı.
"Burada ne işin var?" Diye sordu Yuji sertçe. "Hangi yüzle? Bir de buradaki yatağımı mı denemek istedin?"
Junpei'nin o Junpei olduğuna dair son şüphelerim de yok olurken Sukuna kasılan bedenimi gevşetmek için omuzumu sıktı ama bu hiç işe yaramadı. Nasıl sakin olabilirdim ki? Bu çocuk sevgilimle yatmıştı! Diğer sevgilime de çok kötü bir şekilde ihanet etmişti!
Aslında böyle düşündüğümde Junpei'den farkım olmadığını acı bir şekilde kabullenmem gerekiyordu. Çünkü ben de Yuji'yi Sukuna ile aldatmıştım. Ondan daha iyi bir şey de yapmamıştım.
"Sizinle konuşmak... İstemiştim. Aradan aylar geçti biliyorum ama... Gelebilecek yüzü anca buldum." Utanarak kafasını eğdiğinde durum ne kadar tuhaf olsa bile Junpei'ye acımadan edememiştim.
"Keşke o yüzü bulmasaydın. Seni görmek istemiyoruz." Dedi Sukuna sertçe.
"Sukuna... Keşke böyle yapmasan." Dedi Junpei dolu gözlerini Sukuna'ya çevirirken. "Seni sevdiğimi biliyorsun ama... Bu canımı çok üzücü yinede."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twin Problems /İtaFushiSuku/
FanfictionWattpad'deki ilk Yuuji x Megumi x Sukuna kurgusu! (Threesome!) (Ensest yok!) Nazik ikiz Yuuji. Annesiyle birlikte yemekler pişiren, derslerinde birinci, kibar ve eğlenceli bir çocuk. Kaba İkiz Sukuna. Babasıyla bir boks salonu işleten, okulun yolunu...