"Deli cesareti."

212 27 34
                                    

Onceki bolumu atlamayinnnn 🤍🤍

Yuuji'den

Zordu. Yemin ederim ki Megumi'den ayrı kalmak zordu ama kendimi bunu yapmak zorunda hissediyordum.

Koridorda bana attığı özlem ve üzüntü dolu bakışları hiç aklımdan çıkmıyordu. Her gördüğümde onu kollarım arasına almak, yanaklarını ve tüm suratını ısırıklara boğmak istiyordum. Onu affetmek istiyordum. Affettiğimin farkındaydım ama sanki son biz kez içimi döksem rahatlayacaktım. İçimi dökmediğim için tam olarak affedemiyordum.

Kabullenemiyordum. Beni Sukuna ile aldatmasını ve şuan hiçbir şey yokmuş gibi onunla gizli saklı çıkmasını kabullenemiyordum. Beni de sevdiğini söylememiş miydi? Beni hiç özlemiyor muydu?

Megumi ile tekrar birlikte olmak için her şeyi yapabilirdim. Bu üçlü olayına bile evet diyebilirdim. Biliyorum, bu midesizlik olarak görülürdü. Sevgilimi ikizimle paylaşmam kelimenin tam anlamı ile aptallıktı. Ama ben cidden Megumi'den uzakta kaldığım bu iki haftada çok aptallaşmıştım.

Artık Sukuna ile yatmasını bile dert etmiyordum. Kafamı kurcalayan tek şey onu nasıl tekrar bana ait kılacağımdı. Onu Sukuna ile paylaşamazdım. Megumi kalbimin tamamına sahipti ama onun kalbinin sadece yarısına sahip olduğuma inanmak istemiyordum. Bunu reddediyordum.

Reddetmek bir şeyi değiştirmiyordu. Eğer acilen bir şeyler yapmazsam Megumi'nin kalbi bana kapanacaktı. Ne olursa olsun o kalbini, tatlı sıcaklığını ve gülümsemesini bırakamazdım. Ama kaçmak o kadar alışkanlığım olmuştu ki istemesem bile kaçıyordum artık.

Ta ki, Sukuna ile onu boş bir sınıftan çıkarken görene kadar. Beni görünce gözleri üzüntü ve tedirginlik ile parlamış, sanki 'Bunu şuan biz yapıyor olabilirdik ama sen beni beni iğrenç buluyorsun' demek istemişti.

Yüzümde ne ifadesi olduğunu bile bilmeden ikisinin sahte kavgasını izlemiş ve Megumi'nin Sukuna'ya omuz atıp uzaklaşmasını istemiştim.

Saniyelik bir şekilde Sukuna'ya baktığımda ikimizin gözleri daha önce hiç şahit olmadığım bir anlayışla doluydu. Megumi'nin onu nasıl değiştirdiğine birinci elden şahit olmuştum. Bana, anneme ve babama karşı ters bir bakışı bile olmuyordu. Ailenin harika bir üyesi olmuştu. Babamın ve annemin istediği harika evlat olmuştu.

Ben ise yıkılmıştım.

Odamdan çıkmıyor, basketbol oynamıyor, restoranda yemekleri yaparken tonla yanlış şey yapıyor ve bir sürü tabak kırıyordum. Tek yaptığım ders çalışmaktı. Manyak gibi ders çalışıyordum çünkü sadece bunun sayesinde Megumi'yi aklımdan çıkarabiliyordum. Annem de tüm bu stresimin sınavlar yüzünden olduğunu sanıyor ve notlarımın harikalığı yüzünden sesini çıkarmıyordu.

Arkadaşlarıma hiçbir şey söylemeden Sukuna'nın peşine takıldım ve onu kolundan tutarak çekeleştirdim. "Gel benimle," dedim sadece.

Artık sinirimi bozan bu uyumlu kişiliği ile sesini çıkarmadı ve onu başka bir boş sınıfa sürüklememe izin verdi. İçeri girdiğimizde onu kolundan tutup içeri savurdum. "Önce cevap ver. Kavga mı ettiniz?"

Onu savurmamışım gibi bir rahatlıkla sıranın üstüne oturup rahatça beni izledi. Ben ise neden titrediğini bilmediğim ellerimi yumruk yapmış ayakta duruyordum. "Hayır, sen arkadaşlarına karşı mahçup olma diye yaptık."

"Neden?!" Diye bağırdım kendime daha fazla hakim olamadan bağırırken. "Arkadaşlarıma karşı mahçup olup olmamam neden umurunuzda ki?! Ben umurunuzda mıyım ki?!"

"Umurumuzdasın. İkimizin de." Dedi benim aksime hala sakinliğini korurken.

"Hayatınıza devam ederken hiç de umurunuzda gibi gözükmüyorum! İkiniz gizli saklı buluşmalarla mutlu gibisiniz."

Twin Problems /İtaFushiSuku/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin