Kulağımı tırmalayan alarm sesi ile gözlerimi açtım, ama alarmın sesini bile duymazdan gelmeme ve bir kaç saniyeliğine nefesimi tutmama sebep olan bir görüntü vardı karşımda.
Kafasını göğsüme yaslamış, bana sarılan ve uykudan yeni uyanmış suratı ile bana bakan Sukuna.
Hem ses hem bu görüntü uykumun saniyeler içinde dağılmasını sağlarken, Sukuna bir kolunu arkasına uzatıp alarmını kapattı. ''Uyumaya devam edelim,'' Dedi genizden gelen derin bir ses ile. ''Okulu ekelim. Dünyanın en huzurlu uykusundan kalkmak istemiyorum.''
OKUL!
BABAM!
''TANRIM! BABAMA HABER VERMEDİM!'' Diye bağırdım kendimi yataktan çıkmaya zorlarken. Sukuna uyku mahmurluğundan kurtulamadığından bu benim için kolay olmuştu çünkü eğer uykusundan ayılmış olsaydı buna pek izin verebileceğini sanmıyordum.
''Boşver babanı, uyuyalım.'' Dedi gözlerini açamazken. Hala hasta olduğu belli olduğu için ona bulaşmayacak ve kendi işimi kendim halledecektim. Üstüme dün akşam Sukuna'nın çıkarıp attığı kazağımı geçirmek istedim ama bir türlü bulamadım. Bunu düşünememiştim bile. Kazağı boşverdim ve panikle kapı koluna sarılıp aşağı indirdim.
Ama açılmadı. Kilitliydi.
''Kilitli! Aman Tanrım! Anahtar nerede! Babam beni öldürecek! Okulu ektim ve gece eve gelmedim! Beni öldürecek!'' Dedim paniğime engel olamazken.
''Kapıyı kilitlemedim. Kilitli olduğuna emin misin?'' Dedi Sukuna doğrulup otururken. Saçlarının şekli iyice kaymış ve şirin bir görüntü oluşturmuştu ama buna takılamayacak kadar korkuyordum. Babam tek kelime ile ağzıma sıçacaktı!
Paniğimi sinire dönüştürdüm ve yana kayıp gözünün önünde kapı kolunu aşağı indirdim. Yine açılmamıştı. ''Salağa mı benziyorum!?''
Kapının dışından adım sesleri duyduğumda o kadar hızlı geri kaçtım ki kendi ayağıma takılıp yere düştüm. Sırtımı yatağın başlığına dayayarak korkuyla Sukuna'ya sordum. ''Kim geliyor?''
Sukuna cevap vermedi. Onun yerine kapının kilit haznesine bir anahtar koyuldu ve iki kere çevirilerek kapının kilidi açıldı. Karşıma çıkan yüz hem rahatlamamı hem de daha da korkmamı sağladı.
Bu Yuuji'ydi ve gülümsüyordu.
''Kalktınız mı?'' Diye sordu sadece bana bakarak. ''Kahvaltı hazır olmak üzere. Oyalanmayın.''
Yuuji odadan çıkarken Sukuna'ya bir bakış bile atmadan koşarak odadan çıktım ve Yuuji'nin peşinden ilerledim. ''Ailen?'' Diye fısıldadım, uyanıklarsa duymalarından korkarak.
''Evde değiller. İş için erken çıktılar.'' Dedi gülümseyerek. ''Dün akşam babanı aradım. Bir kaç bira içtiğimizi ve sızdığını, bizde kalıp kalamayacağını, ailemin haberi olmadığını söyledim. Sonunda içmiş olmana sevindi ve izin verdi. Sukuna'nın kapısını da ben kilitledim ve hasta olduğu için odasından çıkmak istemediğini söyledim. Sizi görmediler yani.''
Minettarlıkla gülümsedim. ''Yuuji, sen bir tanesin.''
İki parmağını havaya kaldırdı. "Aslında iki taneyim, genetik olarak yani."
"Hayır, senden bir tane daha yok." Kıkırdadım ve ona sarılmak için uzandım ama beni hemen kollarımdan tutup kızarmış suratı ile kendinden uzaklaştırdı. Aklım o an başıma geldi. Yuuji'ye sarılmak mı istemiştim? "Üstüne birşey-birşeyler mi giysen?" Dedi ve yutkunarak kafasını çevirdi ama bir kaç saniye sonra dayanamayarak gözlerini yine üstüme çevirdi.
"Tanrım..." Dedim hemen utanarak ve bir kaç adım geri kaçtım. "Bana kazak... Verir misin?" Benden hoşlanan çocuğun ikiz kardeşi ile yarı çıplak uyuduktan sonra ondan üstüme kazak istiyordum, bunu istemeden önce de çocuğa yarı çıplak sarılmak istemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twin Problems /İtaFushiSuku/
FanfictionWattpad'deki ilk Yuuji x Megumi x Sukuna kurgusu! (Threesome!) (Ensest yok!) Nazik ikiz Yuuji. Annesiyle birlikte yemekler pişiren, derslerinde birinci, kibar ve eğlenceli bir çocuk. Kaba İkiz Sukuna. Babasıyla bir boks salonu işleten, okulun yolunu...