İkizlerin ikisine karşı da farklı hislerim vardı.
Sukuna'ya şehvet duyuyordum. Onu arzuluyordum. Nobara'nın dediğinin aksine o beni seks için istemiyordu. Ben onu seks için istiyordum. En azından, sadece etki alanına girdiğim zaman bunu istiyordum. Şu kolların arasındayken onu asla istemiyordum. Anca, aynı dün akşamki gibi ortamlarda Sukuna'ya karşı koyamıyor, hissettiğim şehveti sevgiyle karıştırıyordum.
Ama Yuuji... Öyle değildi. Saftı. Samimiydi. Güvenliydi. Sevgi doluydu. Yuuji'yi seviyordum. Cidden. Her şeyin ötesinde bir insan olarak seviyordum çünkü harika birisiydi. Herkesin hayallerini süsleyen o filmlerdeki romantik çocuk gibiydi. Hani, birisinin de sizi öyle sevmesi için ağlayacağınız çocuklardandı. Şimdi oturup o çocuk beni seviyor diye ağlamalı mıydım? Evet, şuan bunu zevkle yapardım.
Ama düşünmem gerekiyordu. Emin olmam gerekiyordu. Pişmanlık duymamam, Sukuna'ya karşı hissetiğim o duygulara bir çözüm bulmam gerekiyordu. Bu olmadan Yuuji'ye hak ettiği sevgiyi asla veremezdim ve Yuuji sevgiyi çok fazla hak ediyordu.
Geri çekildim ve utanarak Yuuji'nin suratına baktım. "Ben... Gitsem iyi olacak. Okulda görüşürüz, değil mi?"
"Beni görmeden bir tenefüs bile geçirmeyeceksin. Söz veriyorum." İki eli ile yanaklarımı tutup alnına dudaklarımı bastırdı. Suratım alev alev yanarken geri çekildiğinde utandığından o da yüzüme bakamıyordu. Az önceki aşk ilanı bir anlık deli cesaretiydi. "Görüşürüz," dedi kapıyı benim için açarken.
Yuuji'nin önünden merdivenlerden indim ve kapının girişine bıraktığım çantamı aldım. Koltuğun üstünden telefonumu da aldığımda gitmek için hazırdım. Bu sırada Yuuji merdivenin tutunma yerine yaslanmış, Sukuna da salonla birleşik mutfakta tezgaha kalçasını yaslamış beni izliyordu.
"Nereye?" Diye sordu Sukuna mutfaktan çıkıp salona girerken. Suratı sertti ve bu da benim sinirimi bozmuştu. Etkisine girmediğimi iddia etmiyordum, ama böyle anlarda da ona sinir olmaktan kendimi alıkoyamıyordum. "Eve," diye sertçe cevap verdim. "Dün akşam söyleyemedim. Seni eve bırakmadığım için özür dilerim. Duymak istediğin başka şeyler de var mı?"
"Dün akşam dediğini tekrarlasana... Yakışıklı olduğum falan?" Sırıtarak, sırf Yuuji ile aramı bozmak için verdiği cevapla taşan sinirime engel olamadım.
Cidden içimden gelerek ettiğim bir iltifatı Yuuji'nin önünde beni rezil etmek istercesine söylediğine inanamıyordum! Buna o kadar sinirlendim ki ağzımdan çıkanları ikinciye düşünmedim. "Oda karanlıktı. Yuuji ile karıştırmış olmalıyım."
Sukuna'nın suratı bozulurken Yuuji kahkaha atmıştı. "Tanrım, bu iyiydi!" Dedi ve hayali göz yaşlarını sildi.
"Teşekkürler Yuuji." Dedim gülümseyerek. "Sweatini bir ara veririm."
"Sende biraz daha kalabilir. Üstüne kokun sinsin, öyle alırım."
Gülümsediğimde nereden geldiğini bile anlamadığım Sukuna Yuuji'nin üstüne çullandı. Onu boğazından tuttu ve hastalığına bakmadan duvara dayadı. Siniri vücudundaki tüm gribi dışarı atmış gibiydi.
Telaşla ikisine koşarken Sukuna, Yuuji'nin kızarmaya başlayan suratına bağırdı. "Sen benimle taşak mı geçiyorsun lan?! Neyin cesareti bu?! NEYİN CESARETİ?! DÜN AKŞAM BENİM KOLLARIM ARASINDA OLDUĞUNU KENDİ GÖZLERİNLE GÖRMEDİN Mİ?!"
Yuuji zorlukla elinden kurtuldu. Ben de Sukuna'yı ondan daha büyük bir zorlukla uzaklaştırdım ve ikinciye düşünmeden suratına tokadı patlattım. Bu sürede Yuuji hırıltılı nefesleri ile kendine gelmeye çalışıyordu. "Kes sesini! Ben alınıp satılacak bir mal değilim! Bunu sana ikinciye söylüyorum!"
Tokadım Sukuna'yı sakinleştirmiş gibi gözüküyordu ki tokadım yüzünden sağ tarafa hareket eden suratını yavaşça bana çevirdi. "Peki ben ne dedim hatırlıyor musun?" Dedi soğuk ve ciddi bir ifade ile. "Yuuji'yi seçersen ağzımı açarım. Sessiz kalmam. Benim olman için her yolu denerim."
"Buna zerre hakkın yok!" Dedim daha da sinirlenerek.
"Vazgeçtiğimi sanmayın," dedi bakışlarını benden Yuuji'ye çevirirken. Sözleri benden çok ona gibiydi. "Megumi'ye zaman tanıyacağım ki hatasını fark etsin. O zaman tıpış tıpış bana gelecek. Şimdi sadece hatasını anlaması ve akıllanması için zaman veriyorum."
"Laflarına dikkat et," dedi Yuuji araya girerek. Yine o ciddi ve sert yüz ifadesine bürünmüştü. Onu bu halde görmekten nefret ediyordum. Benim Yuuji'm bu değildi ve onu bu hale soktuğu için Sukuna'dan da nefret ediyordum. "Ne senin ne de benim Megumi'nin seçimlerine karışma hakkımız yok. Kimi seçerse seçsin saygı duymak zorundasın. Başka birisini sevse bile saygı duymak zorundasın."
"Siktir git. Sen sevgiden ne anlarsın?" Diye sordu Sukuna alayla. "Lisede sikip attığın o kıza ne oldu? Haberin var, değil mi? Kızın kürtaj olduğundan haberin var, değil mi?!"
Duyduklarım ile donakaldım, ama dönüp Yuuji'ye bakamadım. Bunları söyleyen Sukuna'ydı. Yuuji'ye dönüp teyit etmek istercesine ona bakarsam bu ona güvenmediğim anlamına gelirdi. Yuuji'ye güveniyordum. Yanlış anlaşılma olduğuna güveniyordum. Yuuji böyle bir şey yapmazdı. Yuuji öyle bir insan değildi.
"Yuta'nın hamile kalamayacak bir erkek olması seni hayal kırıklığına sokmuş olmalı. Yuta'nın kim olduğunu hatırladın, değil mi? Senin sikip attığın en yakın arkadaşım!" Siniri bozulduğu için gülerek Sukuna'nın üstüne yürüdüğünde onu tutamadım bile.
Şokla karışık iğrenmelik bir duyguyla Sukuna'ya baktım. Yuuji... Bir derece katlanılabilirdi. Korunmasız bir seksin sonunda böyle bir şey yaşanmış ve kız hamile kalıp kürtaj olmuş olabilirdi. Görmezden gelinebilecek bir şeydi. Ortada canına kıyılmış bir bebek vardı ama bu kızın kendi kararı olmalıydı. Yuuji ne olursa olsun kendi canını ve kanını öldürmezdi. Biliyordum. Yuuji böyle bir insan değildi.
Ama Sukuna'nın Yuuji'nin en yakın arkadaşı ile yatması... Bu benim için en az masum bir cana kıymak kadar kötüydü. Ama acı bir gerçek fark ettim ki... Evet, Sukuna bunu yapardı. En başından sırf Yuuji'yi kıskandığı için bana yakınlaştığını ve arkadaş olunca benden cidden hoşlanmaya başladığını kendisi itiraf etmemiş miydi?
Sukuna Yuuji'ye saldırmak istedi ama tam aralarında olduğum için bir şey yapmadı. "Kesin şunu!" Dedim bağırarak. "Aptalca davranmayın! Yoksa ikinizi de camdan aşağı atarım! Şimdi siktir olup okula gidiyorum! Siz de arkamdan okula geliyorsunuz!"
Sinirim bağırsam da geçmemişti. Sukuna'nın yaptığına sinirliydim, evet, ama galiba Yuuji'yi de öyle kolay görmezden gelememiştim ki ona baktığımda sinirim kaybolmuyordu, artıyordu. Bu yüzden çantamı tekrar omuzuma attım ve evden çıktım.
Kavga etmemelerini umuyordum ama... Etmişlerdi. Ben eve uğrayıp okula geçerken o ikisi okula gelmemişlerdi. Haberlerini koridorda beni durduran Uraume'den almıştım.
"Dün akşam yanına gittin! Ne söyledin ona! Niye Sukuna'yı bu kadar kışkırttın! Red mi ettin?! Düzgünce reddetseydin ya! Yuuji'ye üstüne mi saldın?!" Dedi bana bağırarak. Çevremizdeki herkes bize bakıyordu ama ben konu ikizler olduğu için bunu umursamayı bırakmıştım saniyesinde.
"Ne oldu?" Diye sordum korkarak.
"Sukuna ve Yuuji kavga ederken camdan düşmüş!"
İkisini camdan atmakla tehdit etmiştim. Yemin ederim ki böyle olacağını tahmin etmemiştim.
KAAAAOOOOSSSSSSSSSSSSS
BOHOHOHOHOHOHOHOHOYTTTTT
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twin Problems /İtaFushiSuku/
FanfictionWattpad'deki ilk Yuuji x Megumi x Sukuna kurgusu! (Threesome!) (Ensest yok!) Nazik ikiz Yuuji. Annesiyle birlikte yemekler pişiren, derslerinde birinci, kibar ve eğlenceli bir çocuk. Kaba İkiz Sukuna. Babasıyla bir boks salonu işleten, okulun yolunu...