"İyi iş, Ryoumen."

251 30 41
                                    

Gunun ikinci bolumuu

Sukuna'dan

Yuuji'yi öldürsem pek pişmanlık çekeceğimi sanmıyordum. Eh, belki biraz çekebilirdim, o da hapise girmek ve Megumi'den uzak kalmak zorunda olacağım için olurdu.

Megumi ne ara hayatımda bu role gelmişti hiçbir fikrim yoktu.

Onu Yuuji'nin yanında ilk gördüğümde beğenmiştim. Hoş çocuktu. Güzeldi. Ama Yuuji'nin arkadaşıydı ve ben yaşananlardan ders almayan salağın tekiydim. Junpei olayından dersimi almamıştım.

Bu sefer salağın teki olduğum için şükrediyordum.

Megumi şuanda dizlerimde uyuduğu için şükrediyordum.

Yuuji gittikten sonra daha fazla ağlamaya devam etmemişti. Koltuğa geçmiştik ve dizlerime yatmıştı. Ben saçlarıyla oynarken uyuyakalmıştı. Arabadayken beraber uyanmamızı isterdim ama beni beklemeden kaçarak gitmişti.

Aslında uyanmıştım. Arabada çıkardığı seslere dikkat etmeden giyinirken uyanmamam daha tuhaf olurdu. Ben ise sadece sessizlik içinde verdiği kararı kabullenmiştim. Arabadan çıktığında hemen peşinden bende çıkmıştım. Yanına gittiğimde düşmüştü, dizleri kanıyordu ve ağlıyordu. Fiziksel acısı yüzünden ağladığını bilseydim hemen yanına koşardım ama sadece kendine özel alan tanımasını istiyordum.

Ağlayarak evine doğru yol aldığında beni fark etmeyeceği bir mesafeden eve girdiğine emin olmuş ve hemen ardından arabama atlayarak eve dönmüştüm. Artık kaçmayacaktım. Ailemin tepkisi ne olursa olsun verecekleri tüm cezaları ve tepkileri kabul edecek, ama Megumi'den bir daha uzaklaşmayacaktım. Bu yüzden babamın karşısına oturup ona başımdan geçenleri kısa bir özetle anlatmıştım. Derslerimin ucunu tutacağımı, üniversiteye gitmek istediğimi, boksu sadece hobi olarak yapmak istediğimi ve sigarayı bırakacağımı söylemiştim. Kararlıydım çünkü değişecektim. Değişecektim ve Megumi'nin benden uzaklaşmasına izin vermeyecektim.

Megumi'nin kabullenmesi gereken çok şey vardı. Kararını vermiş olsa bile kararını kabullendiğini düşünmüyordum. Bu kolay bir şey değildi. Bunu dillendirmesi bile büyük bir cesaretti. Yani, Yuuji ile ikimizi de sevdiğini ve ikimizi de istediğini söylemesi.

Dürüst olmak gerekirse kararına zerre saygı duymuyordum. Yuuji'yi öldürmek ve Megumi'nin tam anlamı ile sadece bana ait olmasını istiyordum, çünkü Megumi'yi seviyordum. Ama ona elimi bile sürmeyecektim, çünkü Megumi'yi seviyordum.

Bu çocuğun cidden ne zaman benim için bu kadar önemli hale geldiğini bilmiyordum. Tek bildiğim şuan hayatımda en önemli, hatta tek önemli şey olduğuydu. Ondan uzak durmamak için kendimi bildim bileli tek önemsediğim şey olan boksu bile bırakabilirdim. Onunla üniversiteye gitmek için bırakırdım. Oturur ders çalışırdım. İstediği üniversitedeki istediği bölümü tutturur ve derslerimizde bile ayrı kalmamamızı sağlardım.

Benim hayalim bu iken, Megumi'nin hayalinde Yuuji'de vardı. Bu yüzden hayalime olmasa bile hayatıma Yuuji'yi dahil ederdim.

Yuuji'ye bugün dediklerimde ciddiydim. Benim için elbette bu bir sorundu ve olmamasını dilerdim. Ama bu uğurda Megumi'yi kaybedemezdim. Yılda bir kere bile olsa böyle dizime yatıp uyusa yeterdi. Kalan 364 günde istediğini yapabilirdi. Ben onu yine beklerdim.

Tam bir teslimiyetle Megumi'ye tutulmuştum.

Parmaklarım suratında gezinirken kıpırdandı ama uykusuna devam etti. Çok güzeldi. Gördüğüm ve görebileceğim en güzel insandı hemde. Her bir mimiği, her bir hareketi ve her bir jesti beni kendine daha çok bağlıyordu. Bir gün ondan uzaklaşmam gerekirse bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum.

Twin Problems /İtaFushiSuku/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin