"Gözden öpmek ayrılık getirir."

200 23 27
                                    

Gunun 3. Bolumuuu

Yuji kapıyı gürültülü bir şekilde açarak içeri girdi. "Onu otobüse bindirdim. Kyoto'ya gidiyor. Annemlere bir şey söylemeye götünün yiyeceğini sanmıyorum." Dedi ellerini toz varmış gibi birbirine sürterek.

Sukuna'nın kollarından ayrıldım ve isteğime karşı koyamadım. Yuji'ye sarılıp onu sevgi dolu bir öpücüğün içine çektim. Yuji güvenilirdi. Dürüst olmak gerekirse Sukuna gibi değildi. Ona kızgın değildim. Hemde hiç. O sadece... Arkadaşını kaybetmek istememişti. Ama bana karşı ettiği hakaretlere de sessiz kalmamıştı.

Dudaklarından ayrıldığımda gözlerindeki acı ile bizi izleyen Sukuna'yı gördüm ve Yuji'yi elinden tutarak çekeledim. Bana itaat ederken Sukuna'yı da diğer elimle tuttum ve ikisini koltukların önüne çekeledim.

İkisini yan yana aralarında mesafe kalacak şekilde oturttum ve aralarına yerleştim. Yuji kollarını bedenime sararken göğsüne yaslanmıştım. Sukuna da kafasını göğsüme koyup üstüme uzandı.

Sessizlik içinde vakit geçirdik. Yuji bir eliyle yanağımı okşuyordu. Diğer eli ise göğsümde, sahiplenici bir tavırla duruyordu. Sukuna suratını göğsüme yaslamıştı ve iki kolunu da belime dolayarak bana sarılmış bir şekilde yatıyordu. Bir elim Sukuna'nın saçlarındayken, diğer elim ise göğsümdeki Yuji'nin parmaklarına kenetli haldeydi.

Onlar ne düşünüyordu bilmiyorum ama ben çok düşünüyordum. Bundan sonrasını düşünüyordum. Junpei bize bulaşmasa bile ailelerimiz ne zamana kadar bu duruma kör kalacaktı ki? Ya onların ailesi, ya da benim ailem durumu elbet anlayacaktı. Üniversite boş bir hayaldi. Üçümüz ayrı bir evde ömrümüzün sonuna kadar beraber yaşayamayacaktık.

Bu kadar mutlu bir sonu hak etmeyen birisiydim.

İkizleri de kendi bataklığıma çekme hakkım yoktu. İkisi de normaldi. Yuji istemiyordu. Sukuna istemiyordu. İkisi de benim diğerini sevmemi istemiyordu. Sadece ben... Bu hastalıklı ilişkiyi devam ettirmek isteyen sadece bendim. Beni sevdikleri için bunu devam ettiriyorlardı.

Bu ilişkideki tek iğrenç ve hastalıklı insan bendim.

Junpei haklıydı. O kadar ilgi orospusuydum ki ikizlerden birisinin ilgisi bana yetememiş, diğerinin de ilgisine sahip olmak için her yolu denemiş, Yuji'yi aldatmış, Sukuna'yı çok kötü şeyler dinlemeye mecbur bırakmıştım. Daha ilişkinin bu kadar başında ikisine de neler yaşatmıştım. İkisi de hayatıma gireli ne kadar olmuştu? Üç ay? Dört ay?

Bu kadar kısa sürede, çeyrek yılda, hayatımı hatta hayatımızı mahvetmeye ne hakkım vardı ki?

Benim bencil isteklerim bu kadar önemli miydi? Bu iki ikizin saf sevgilerini kullanmam için yeterli bir sebep miydi?

İkisini de seviyordum. Lanet olası bir şekilde ikisini de seviyordum ve ikisine de aşıktım. Aynı anne babaya sahip iki ikiz kardeşi ne kadar sevebilirsem o kadar seviyordum. Kalbim onlara olan sevgimi taşımak için yeterli değildi. Akciğerlerimde, midemde, her hücremde onları seviyorum. Kanım aksa onlara olan aşkımın akacağını bilecek kadar seviyordum.

Ama sevgim herşeyi düzeltmeme asla yetmeyecekti.

Onların şimdiye kadar kırdığım kalplerimi düzeltemezdim. İleride kıracağım kalplerini düzeltemezdim. Sukuna'yu ve Yuji'yi düzeltemezdim. Onları mutlu ederdim, ama mutlu ettiğimden daha çok üzerdim.

Ama gidememedim işte. Ayağa kalkıp evi terk edemedim. Onlardan ayrılamadım. Üçümüzü birden ayrılığın getirdiği o sikik boşluğa atamadım.

Yuji'nin göğsüne yatmaya ve göğsümde yatan Sukuna'ya sarılmaya devam ettim.

Güneş battı. Saatler ilerledi. Yuji ve Sukuna uyumuştu. Yuji'nin düzenli nefesleri boynuma çarpıyordu. Sukuna'nın ritimli inip kalkan göğsü göğsüme sürtünüyordu.

Twin Problems /İtaFushiSuku/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin