Biz gri ve küçük arabama yerleştiğimizde Yuuji yolcu koltuğuna oturdu. Arabayı çalıştırıp hızlıca okuldan çıktık. Bir kaç saniye sonra uzaktan peşimize takılan kırmızı kamyoneti fark etmiştim. Bu sırıtmamı sağlarken, Yuuji fark etmesin diye elimle esniyor gibi yapmıştım."Uykun mu var?" Diye sordu bana dönerek. Bu sırada DJ'lik görevini benimsemiş bir şekilde telefonumu uyduruk arabamın uyduruk bluetoothuna bağlamaya çalışıyordu.
"Pek değil. Yorgunum sadece," dedim omuz silkip gülümserken.
"O zaman kahve alalım. Yolumuzun üstünde çok iyi bir dükkan biliyorum. Teşekkür olarak kahve ısmarlamış olurum bende."
"Yuuji, teşekkürlük bir durum yok. Asıl benim özür için ısmarlamam gerekir. Canın kahve istiyorsa ısmarlayabilirim."
Cidden Yuuji'yi kullanmıyordum. Sukuna'yı kıskandırmak istediğim için onunla takıldığım falan yoktu. Ama çevremdeki herkes -çevremdeki herkes babam ve Nobara'dan ibaretti- Yuuji'yi desteklediğinden bende ona daha iyi bakmaya başlamıştım. En azından daha çok önem göstermeye başlamıştım.
Yuuji sonunda bluetoothu bağladı ve telefonunu kenara koydu. "Şimdi ben, bir dahakine sen. Anlaştık mı? Anlaştık. O zaman, hadi Jujutsu'ya!"
"Hay hay," dedim gülerek ve yönümüzü Yuuji'nin evinden çevirerek Jujutsu'ya yol aldım. Jujutsu hem içinde oturup kahve içip tatlılar yiyebileceğiniz, hemde isterseniz direkt kahvenizi alıp gidebileceğiniz, minik ama yaşıtlarımız arasında çok tutan bir kahve dükkanıydı. Biz de Nobara ile orada takılmayı çok severdik.
Kırmızı kamyon bizi uzak mesafede takip etmeye devam ederken, kafenin önüne gelince arabayı durdurdum ve tuşa basarak kapıların kilidini açtım. "Ben bekliyorum, sen al. Sen nasıl içersen öyle olsun."
"Tamam!" Dedi ve yanına sadece cüzdanını ve telefonunu alarak arabadan koşar adım çıktı.
Kırmızı kamyonet de bir kaç araba arkamıza yanaştı. Önlem olarak kapılarımı kilitlemeyi unutmadım. Aynadan izlerken, Sukuna hemen arabasından fırlarcasına çıktı ve bir kaç büyük adımda yanıma geldi. Elinin tersi ile sertçe camımı tıklattı. "Çık dışarı."
"Ne söyleyeceksen söyle ve git." Dedim kafamı ona çevirmeden. "Yuuji'nin seni burada görmesini istemiyorum. Günümüzü mahvetme."
"Yuuji'yi mi seçeceksin yani?!" Diye sordu bağırarak ve sertçe cama vurdu. Cam titrerken irkilmiştim ama belli etmedim, en azından çalıştım. "Sana dedim! Onu seçeceksin dedim! Hep iyiler kazanır dedim! Kötüler kaybeder dedim! O zaman neden beni kötü olmadığıma inandırmaya çalıştın ki?!"
"Sen neden beni sevdiğine inandırmaya çalıştın ki?!" Diye sordum bende bağırarak. "Beni takıntı yapmanın sınırındasın! Yol yakınken vazgeç! Beni sevmiyorsun bile!"
Söylediklerim üzerine siniri daha da artarken kendine hakim olmak için arabamın tekerleğine sert bir tekme patlattı. "Seni sevmediğimi mi düşünüyorsun? Yuuji mi sevecek seni? Yuuji'den bahsediyoruz!"
"Kimin beni seveceğinden sanane? Seni ilgilendirmiyor! Git buradan!" Dedim tehdit edercesine.
"Gitmezsem ne yapacaksın?!" Diye sordu iki elini camıma yaslayıp yüzünü cama yakınlaştırırken, sinirden çatılmış kaşları ve sinirle soluyan burnu ile cidden çok korkutucu görünüyordu.
"Beni korkutuyorsun." Dedim sadece. "O kızın yanına git."
"O sadece arkadaşım!" Dedi yalvarırcasına. "Seni kıskandırmak istemiştim! Uraume bunun işe yaracağını söylemişti!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twin Problems /İtaFushiSuku/
FanfictionWattpad'deki ilk Yuuji x Megumi x Sukuna kurgusu! (Threesome!) (Ensest yok!) Nazik ikiz Yuuji. Annesiyle birlikte yemekler pişiren, derslerinde birinci, kibar ve eğlenceli bir çocuk. Kaba İkiz Sukuna. Babasıyla bir boks salonu işleten, okulun yolunu...