Minik ama ağzına kadar tıka basa dolu bir restorana geldiğimizde Sukuna arabayı durdurdu ve indi. Dönüşte çantamı arabadan almam daha mantıklı olduğu için yanıma sadece cüzdanımı ve telefonumu alarak bende hemen arabadan indim. Sukuna annesinin hesap ödetmeyeceğini söylediğinde ciddi dursa da eğer ikna edebilirsem hesabı ödemeyi isterdim.
İçeri girdiğimizde oturmaya masa bile görememiştim. Her yer tıklım tıklım insan doluydu ve birkaç garson zorlukla da olsa sipariş alıp sipariş götürmeye çalışıyordu. Kolumu tutup beni yürüten Sukuna ile restoranın ortasını ilerlediğimizde, siyah kısa saçlı ve uzun boylu bir kadın hemen yanımıza geldi. "Hoş geldin oğluşum," dedi Sukuna'nın yanağını öperek ve hemen bana döndü. "Yeni garson sen misin? Sukuna sana önlüklerin yerini göstersin. O kadar kalabalığız ki eğitime zaman bile yok. Sipariş alıp yemekleri götürebilirsin, değil mi? Bence bunun için insanları eğitmeleri bile saçma."
Ben ne diyeceğimi bilemezken Sukuna benim yerime konuştu. "Anne, bu arkadaşım Megumi. Yuuji ile sana bahsettiğimiz arkadaşımız. Bir şeyler yemeye gelmiştik sadece. Çok mu dolu?"
"Aslında," dedim lafa atlayarak. "Garsonluk tecrübem var. Geçen yaz çalışmıştım. Yardıma çok ihtiyaç varsa yardımcı olabilirim."
Sukuna bana şaşkınlıkla bakarken annesi bana gülümsedi ve sarıldı. "Teşekkürler Megumi! Çok minnettar olurum! O zaman ikiniz hemen önlükleri giyin ve çalışmaya başlayın. Sukuna, arkadaşın çalışırken tembellik edemezsin. Sonra yemekleriniz ve tatlılarınız müesseseden!"
İleride bir yerden kırık bir tabak sesi geldiğinde refleks olarak hepimiz oraya döndük ve Sukuna'nın annesinin sinirli sesi kulaklarımı doldurdu. Galiba patron olarak biraz sinirliydi. "ANDREW! İKİ TABAĞI DOĞRU DÜZGÜN TUTAMIYOR MUSUN?!"
Annesi yanımızdan uzaklaşırken Sukuna keyifli yüzüne tezzatlık oluşturan bir bıkkınlıkla konuştu. "Senin yüzünden ben de çalışacağım. Ne harika!"
"Bedava yemek yiyeceğiz, öyle düşün." Dedim karnına hafifçe dirseğimle vurarak. Sukuna ise huysuzca göz devirmişti. "Restoran annemin. Ben zaten beleşe yiyorum."
Sukuna beni personel odasına getirdiğinde dolaptan siyah biz kazak ile üstünde restoranın logosu olan bir önlük uzattı. "Bunları giy."
Bana arkasını dönmeden tişörtünü çıkardığında gözlerim istemsizce üst vücuduna kaydı. Her boksör bu kadar kaslı mı olurdu yoksa bu Sukuna'ya mı özeldi? Daha önce kol kaslarını fark etmemiş olmam körlük müydü?
Üst vücuduna baktığımı görünce beni utandırmaktan geri kalmadı. "Beğendin mi?"
"Bayıldım," dedim göz devirerek ve kızarmış suratımı gizlemek için arkamı dönerek tişörtümü çıkardım. Sukuna ıslık öttürdüğünde omuzumun üstünden tişörtümü ona fırlattım.
"Yuuji, tişörtü tutmasaydım suratına geliyordu!" Sukuna'nın keyifli sesi tutmamış olmayı tercih eder gibiydi. Bunu göz ardı ederek hemen arkamı döndüm. "Yuuji!" Dedim onu gördüğüme şaşırarak. "Okulda olman gerekmiyor muydu?" Sonra soruyu bu şekilde sorduğum için kendimden utandım. Tam da metresi ile yatakta yakalanan kadınlar gibi sormuştum.
'Kocacığım? İşte olman gerekmiyor muydu?'
"Annem restoranda çok iş olduğunu söyleyerek okuldan izin aldı. Siz?" Dedi sorarcasına ikimize bakarak. Sukuna ile takılmamızda sorun olmadığını söylemesine rağmen pek memnun olmadığını ses tonu ve surat ifadesi belli ediyordu.
"Dersimiz boştu. Yemek yemeye getirdim. Kalabalık olduğunu görünce Megumi bize bu günlük yardım edebileceğini söyledi."
"Harika," dedi, tam aksini iddia eden bir yüz ifadesi. "Ben mutfağa dönüyorum. Annem Megumi'nin geldiğini söyleyince uğrayayım demiştim." Üst vücudumu yeni fark etmiş gibi baktığında utandım ve hemen üstümü değiştirdim.
"Sen yemek pişirmeye devam et. Megumi bu günlük benim çırağım." Sukuna'nın keyifli sesi ile kaşlarımı çatmadan edemedim. Araları zaten oldukça limoniydi. Yuuji'yi daha da sinirlendirmeye mi çalışıyordu?
"Megumi, işler hafifleyince mutfağa uğrasana. Okulda takılamıyoruz." Dedi Yuuji Sukuna yerine bana odaklanarak.
"Tabi," dedim bu tuhaf durumu bozmak için aceleyle ve önlüğümü bağladım. "İlk işim yanına gelmek olacak."
Yuuji odadan çıktığında Sukuna reverans yaptı ve kapıyı gösterdi. "Önden buyur, garson bey."
Göz devirip kapıyı ittirdim ve dışarı çıktım. Kalabalık anında tüm dikkatimi dağıtırken elime bir tepsi tutuşturdular bile. "Masa 16! Hemen götür ve 8'in siparişini al."
Kafamı salladım ve yemekleri dikkatli bir şekilde masa 16'ya götürürken karışıklık tüm dikkatimi dağıttı. İş bilinci ile Sukuna'nın nerede olduğunu bile göremiyordum. Siparişleri alıyor, eksiklikleri tamamlıyor, yemekleri götürüyordum. Ara sıra gözüme huysuz bir ifade ile gözleri restoranda dolaşan ve yemek taşıyan Sukuna ile mutfağın camından harıl harıl çalışan ve yanındaki insanlara emirler yağdıran Yuuji'yi görüyordum ama yeni bir istek ile dikkatim yine müşteriye çeviriliyordu.
Garsonluk sevilmeyecek bir meslek gibi görünüyor olabilirdi ama ben seviyordum.
KARİSİKLİK VE YENİ KİTABA GECİS İCİN KUSURA BAKMAYİN Bİ BOLUM DAHA ATTİM SİZİ BİRAKMAMAK İCİNNNNNNNN!!!!!!!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twin Problems /İtaFushiSuku/
FanfictionWattpad'deki ilk Yuuji x Megumi x Sukuna kurgusu! (Threesome!) (Ensest yok!) Nazik ikiz Yuuji. Annesiyle birlikte yemekler pişiren, derslerinde birinci, kibar ve eğlenceli bir çocuk. Kaba İkiz Sukuna. Babasıyla bir boks salonu işleten, okulun yolunu...