Takside kurbanlık koyun gibi oturmuş, neden bugün dışarı çıktığımı düşünüyordum. Aşkım, üniversiten arkadaşlarımızla bir buluşma ayarladığını söylediğinde o kadar hevesliydi ki arkadaşımı kıramamıştım. Biraz ısrar da etmiş olabilirdi. Tabii, herkesin eşli gelip beni orada sap gibi bırakacağını Aşkım'ın ise annesi tarafından aranarak topa tutulacağını nasıl bilebilirdim ki? Aşkım'ın ağabeyi onu arayarak derhal dışarı çıkmasını söylediğinde yapabilecek hiçbir şeyi yoktu. Diğerleri de öylece çekip gitmişti.
Bir an Cihan'ı aramayı düşünmüştüm ama uyuyabileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak vaz geçmiştim. Ayrıca o her ne kadar bir sorun olduğunda onu aramam konusunda beni uyarsa bile geçen günkü kavgadan sonra başına daha fazla bela açmak istemiyordum. Ve her akşam iş çıkışı yaptığımız uzun telefon konuşmalarına bakılırsa en yakın arkadaşım olma yolunda ilerliyordu sanırım.
"Nereye gidiyorsunuz?" diyen taksici üzerimdeki kıyafetleri süzdüğünde mini eteğimin açıkta bıraktığı bacaklarımı montumla kapattım. Bindiğimden beri bana alıcı gözüyle baktığının farkındaydım ve herhangi bir yerden kesici bir alet çıkartır korkusuyla çantamı kafasına geçiremiyordum. Bu saatte taksiye binmenin çok mantıklı olmadığını kendime bir kez daha hatırlattım.
"Eve," derken gerildiğimi belli etmemeye çalıştım. "Eşim beni bekliyor."
En azından belki evli olduğumu düşünürse şu bakışları keserdi. Bu taksiden sağ salim inersem gördüğüm ilk kişiye sarılacaktım.
"Şanslı adammış."
Adam itici bir şekilde sırıtırken, içinde bulunduğum durumdan beni kurtaracak bir şey arıyordum. Hava çok karanlıktı ve kış olduğu için sokaklar tenhaydı. Ayrıca eve o kadar mesafe vardı ki şimdi inersem zaten eve varana kadar buz kütlesi haline gelirdim. Ama bu adamı evimin önüne kadar götürmek de akıllıca değildi.
Mantıklı bir çözüm düşünürken telefonum çalınca can havliyle kim olduğuna bile bakmadan aramayı cevapladım.
"Alo aşkım!" diye yüksek sesle konuşurken karşı tarafın rezil olacağım biri olmamasını ümit ediyordum.
"Anlamadım."
Artık neredeyse duymaya alıştığım tanıdık sert sesi duyduğumda derin bir nefes aldım. Çoktan rezil olmuştum. Ama yine de rezil olmanın hayatımdan daha önemli olduğu bir durumda değildim.
"Taksideyim, geliyorum."
Arslan'ın anlaması ama taksicinin anlamaması için şifreli konuşmaya çalışırken avuç içlerimin terlemesine engel olamadım. Resmen bir yüksek gerilim filminin içinde yaşıyordum şu an.
"Taksiciyle ilgili bir sorun mu var?"
Rahatlamayla arabadaki sigara dumanından fırsat kalan tüm oksijeni içime çektim. Bu adamın leb demeden Çorum'a gidip gelmesini gerçekten seviyordum. Yani en azından bazı durumlarda...
"Evet!" Heyecanla cıvıldadım.
"Tamam, benim evime gelin. Gecenin bu saati sapık bir taksiciyi kendi evine götürme. Plakayı da bana mesaj at."
Aslında söylediği şeyin kabul edilemeyecek bir yanı yoktu. Gecenin bu saati tanımadığım ve sapık olduğu muhtemel bir taksiciyi evime götürmektense en azından birkaç haftadır tanıdığım bir adamın evine gitmek yaşama ihtimalimi yükseltiyordu. Yani içinde bulunduğum durum göz önüne alındığında en mantıklı seçenek buydu.
"Tamam, birazdan orada olurum."
Telefonu kapatıp, taksiciye yolu tarif ettikten sonra plakayı Arslan'a mesaj olarak gönderdim. Taksici hala araba beni süzüyor olsa da en azından biraz olsun rahatlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahenk
ChickLitUyarı: Yakınlaşma ve +18 bölümler içerir. Elleri yukarı doğru yol almaya başladığında nefesimi tuttuğumun farkında bile değildim. Acı yerini, tüm vücudumu saran bir karıncalanmaya bıraktığında dengemi kaybetmek üzereydim. Bacaklarım beni taşımak ist...