Ateşimin çıkmasından nefret ediyordum. Daha doğrusu ateşimin ilk defa bu kadar yükselerek halüsinasyon görmeme neden olmasından nefret ediyordum. Kısaca özet geçmem gerekirse; Mutfakta olan her şey benim böyle bir yöne sahip olduğunu bile bilmediğim sapık zihnimin bana oynadığı bir oyundu. Ateşim o kadar yükselmişti ki, mutfağa ilaç içmek için gittiğimde o saçma sapan şeyi görmüştüm. O kadar gerçekçiydi ki, misafir odasından tamamen başka kıyafetlerle çıkan ve uykudan yeni uyandığını belli eden şişmiş gözleriyle bana bakan Arslan'ı gördüğümde ancak farkına varabilmiştim. Daha doğrusu varamamıştım.
Aramızda geçen diyalog hafızamdan canlandığında ellerimle yüzümü kapattım. Rezil olmuştum. Hem de sadece ona değil kendime de rezil olmuştum! Nasıl böyle bir şey benim bilinç altıma girebilirdi ki?
"Mutfakta yaptığın..." Hala öpücüğünün etkisinde olduğumdan cümlemi tamamlayamadım. Onun cevabını duyunca da tamamlayamadığım için şükrettim.
"Ben mutfağa hiç gelmedim ki..."
Düşmemek için makyaj masama tutundum. O kadar halsizdim ki, ilacın ateşimi düşürmediğini anlamak için ateş ölçere ihtiyacım bile yoktu. Resmen etrafa tüm vücudumdan ateş yayılıyordu. Tabii, az önceki halüsinasyonun da bunda etkisi olduğunu biliyordum. Sahi, böyle bir şeyi görmemin nedeni olabilir miydi? Tabii ki, vardı. Resmen deliyordum işte!
Kendimi yatağıma atabildiğimde vücudumdan yayılan alevler yerini dondurucu bir soğuğa bıraktı. Saniyeler içinde böyle bir değişim olmasının beni şaşırtmasına bile fırsat veremeden yorganı boğazıma kadar çektim ama beni ısıtmak için yeterli olmadı. Kombi falan mı kapanmıştı? Evin aniden buz kesmesi normal olamazdı.
Gidip kombiyi kontrol etmeyi düşündüm fakat titremeye başladığım için bu pek de mümkün değildi. Neredeyse dişlerim bile birbirine vuruyordu. Yorgana biraz daha sarılıp kendimi mumyaladım. Diğeri Arslan'da olduğu için kullanabileceğim başka yorganım da olmadığından şu an daha iyi bir seçeneğim yoktu.
Gözlerim kapanmaya çalıştıkça, soğuktan titreyen bedenim yüzünden geri açılmak zorunda kalıyorlardı. Uykum vardı ama uyuyabilmek için önce ısınmam gerekiyordu. Kaynar bir duş bana yardımcı olabilirdi belki. Tabii, yerimden kalkabilseydim... Telefonumu almak için yorgandan kolumu bile çıkartamıyordum.
Kapı yavaşça aralandığında yanan gözlerimi oraya çevirdim. Arslan kafasını içeri uzattığında uyanık olduğumu ve mumyalanmış bir halde titrediğimi görünce kaşlarını çattı. Ben ise az önceki halüsinasyonu hatırlayıp utançla gözlerimi kapattım. Tamam, o bunu bilmiyor olabilirdi ama benim bilmem de utanç verici olması için yeterliydi.
Hele bir de gerçek olsaydı! Dürüst olmak gerekirse... Gerçek olması daha mı iyi olurdu yoksa daha kötü mü, emin değildim. Hangisinin beni daha rahat hissettireceğini bilmiyordum. Ama belki de gerçek olsaydı kendimi bir sapık gibi hissetmemi engelleyebilirdi. Her neyse!
"Titriyor musun sen? Ev sauna gibi." Yanıma doğru yürürken birbirine girmiş saçlarını düzeltti. Üzerindeki pijamalar ona küçük olmasına ve karışan saçlarına rağmen iyi görünüyordu. Pijamalar babamındı, ben vermediğime göre de muhtemelen kendi dolapta bulup giymişti.
"Donuyorum." Birbirine vuran dişlerimi biraz olsun dizginlemeye çalıştım. "Ne saunası? Kombi kapandı sandım!"
Elini alnıma koyduğunda vücudumda bir şimşek çaktı. Saçmalama ve kendine gel, o anlar gerçekten yaşanmadı! Dokunuşundan etkilenmemin sebebi muhtemelen çok ateşim olması falandı. Zaten bu ateş gece gece başıma yeterince bela açmıştı!
"Yanıyorsun!" Yorganı üzerimden çekmek için bir hamle yaptığında karşı koymaya çalıştım fakat hem halsizdim hem de o benim iki katım kadardı. Yani galip gelmem zaten imkansızdı. "Hemen doktora gidiyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahenk
ChickLitUyarı: Yakınlaşma ve +18 bölümler içerir. Elleri yukarı doğru yol almaya başladığında nefesimi tuttuğumun farkında bile değildim. Acı yerini, tüm vücudumu saran bir karıncalanmaya bıraktığında dengemi kaybetmek üzereydim. Bacaklarım beni taşımak ist...