"İç şunu." Bana uzattığı bardağa bir bakış attıktan sonra başımı iki yana salladım. Kokusundan anladığım kadarıyla nane limondu ve onu içebileceğimi hiç sanmıyordum. Sadece on beş dakika içinde daha da kötüleşmiştim. Burnum akıyor, hapşırıyor ve arada öksürüyordum. Arslan ise tuhaf bir şekilde ilk defa gelmiş olduğu evimde, mutfağa girip bana nane limon yapmıştı. Bir şeyler düşürdüğünü duysam da ilk defa mutfağa girdiğini tahmin ettiğim birinin hevesini kırmak istemiyordum. "Sayende, hayatımda ilk defa nane limon yaptım."
Halinden memnun olmadığını belirten bakışlarını görmezden geldim. Sanırım benden, eskisinden daha fazla nefret ediyordu. Tam iletişim konusunda yol kat ediyorken en başa dönmek can sıkıcıydı. Ve sırf benden biraz daha fazla nefret etmemesi için hayatımda ne zaman nane limon içsem kustuğum bilgisini vermek yerine bardağı aldım. En azından o gidene kadar midemdekileri içeride tutmak için savaşmam gerekeceğini biliyordum ama yine hatır için nane limon içecektim artık. Keşke Aşkım gitmemiş olsaydı. Belki ortamı yumuşatabilirdi.
"Benden nefret ediyorsun." Bardaktaki sıvıdan bir yudum aldım. Ben nane limondan ne kadar nefret ediyorsam o da benden o kadar nefret ediyordu. "Ama gerçekten ha... hapşu! Gerçekten kötü bir niyetim yoktu. Kelimeler ağzımdan çıkıverdi."
Hapşırırken bana uzattığı mendili alırken pek de etkili bir konuşma yapamadığımın farkındaydım. Kırdığım kalpleri tamir etme konusunda usta değildim çünkü daha önce hiç kırmamıştım.
"Senden nefret etmiyorum," derken bakışlarının yumuşadığını göründe biraz da olsa rahatladığımı hissettim. "Ama Cihan'dan ediyorum. Ve sen ona benimle ilgili özel bilgiler verdin."
Özel mi? Söylediklerinin özel olacağını düşünememiştim. Bu kadar iyi görünen biri günde en az on kadınla bu konuşmayı yapıyor olmalıydı. Belki de yapmasına gerek bile kalmıyordu.
Özel olduğunu düşmemiştim! Yani hayatın boyunca birkaç yüz kadına aynı şeyleri söylüyorsundur. Bunun özel..."
Sözümü sertçe kesti.
"Söylemiyorum. Neden her kadın ilgimi çeksin, sapık mıyım ben?"
Ciddi olup olmadığını anlamak için bakışlarını kontrol ettim. Direkt olarak gözlerimin içine bakıyor, yalan söylediğine dair tek bir falso bile vermiyordu. Gerçi yalan söyleyecek biri olduğunu da düşünmüyordum zaten. Ama onun ilgisini çekeceğim tarzda biri olduğumu da düşünmüyordum. Ben onun için aşırı sıradandım. Ailemin durumunu iyi olması hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Benim ruhum fakirdi. Onun klas hayatına uygun değildim.
"Neden ben ilgini çekeyim ki? Kendi tarzında klas kadınlar bulmalısın."
Nane limondan bir yudum daha alırken yüzümü buruşturmamak için savaştım. Çok çok kötüydü. Acaba Arslan böyle bir şeyi ilk defa yaptığı için ekstra kötü olabilir miydi? Çünkü normalde bardağın sonuna kadar dayanabilirdim ama sadece iki yudumda midemdekiler ağzıma doğru yol almak için sabırsızlanıyorlardı.
"Belki de haklısın." Yanıma otururken ona ters bir bakış attım. Haklı mıydım? Tamam, bunu söylemesini beklemediğim için biraz şaşırmış olabilirdim. Bütün yüzümü saran alevlerin nedeni de muhtemelen buydu. "Dediğini yapacağım."
NE?
Tamam, sakin olmalıydım. Sinirlenmem ve nane limonu onun kafasından aşağı boşaltmam için hiçbir sebebim yoktu. En ufak bir sebep bile... Bir hışımla bardağı kafama dikip içindekini bitirirken boğazımdan aşağı kaynar lav iniyormuş gibiydi. Onun yüzünden bir de yanmıştım! Yine de bozuntuya vermedim.
"Evet öyle yapmalısın."
"Bana yardımcı olabilirsin belki. Kadınların altıncı hisleri kuvvetli olur. Sana birkaç fotoğraf göstereyim mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahenk
ChickLitUyarı: Yakınlaşma ve +18 bölümler içerir. Elleri yukarı doğru yol almaya başladığında nefesimi tuttuğumun farkında bile değildim. Acı yerini, tüm vücudumu saran bir karıncalanmaya bıraktığında dengemi kaybetmek üzereydim. Bacaklarım beni taşımak ist...