39. Bölüm

733 56 12
                                    

Selam herkese. Bu finalden önceki son bölüm. Sonraki bölüm final olacak. Keyifli okumalar. Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen.

ARSLAN

Kafayı yemek üzereydim. Telefonuma Cihan tarafından gönderilen fotoğrafa baktığım sürece sakin kalmamın bir yolu yoktu. Artık bakmasam da bir faydası olmazdı gerçi... O görüntü beynimin her bir milimine kazınmıştı. O piç herifi öldürmeden de asla silinmeyecekti. Piç kurusu, kıvranmamı istiyordu. Acı çekmemi. Başarıyordu da. Vücudumdaki her bir hücrede, her bir damarda, her bir organda saf acı vardı. En son sekiz yaşındayken ağlamıştım. Şimdi ise yıllardır tutmayı başardığım göz yaşları bana ihanet ederek gözlerimi ateşe vermek için hazır bekliyorlardı.

Fotoğrafta Ahenk vardı. Üzerinde benim doğum günü hediyesi olarak aldığım elbiseyle, pis bir yatakta yatıyordu. Saçları birbirine dolaşmış, elbisenin rengi solmuştu. En önemlisi de kendisi çok yorgun, bitkin görünüyordu. Gözleri kapalıydı. Umarım uyuduğu içindir, diye geçirdim içimden. Cihan pezevengi eğer onun kılına bile zarar veriyse, bunu misliyle ödeyecekti. Teninin bu kadar beyaz olması normal miydi? Ya onu... Düşünmek bile istemiyordum! Böyle bir ihtimal benim için var olamazdı bile. Eğer o bu dünyada var olmaya devam etmezse, benim olmamın da hiçbir anlamı yoktu.

Bu hayatta en büyük acıyı yaşadığımı düşünmüştüm. Her gün kendime, artık beni hiçbir şeyin üzemeyeceğini söyleyip durmuş ve ne kadar güçlü olduğumla gurur duymuştum. Asla ölmeyen egom ve yok olmak bilmeyen bencilliğim sayesinde başarılı olduğumu düşünmüştüm. Ama öyle değildi. Kalbim, Ahenk'e duyduğum özlemle sızlayarak bana en büyük acıyı henüz yaşamadığımı hatırlatıyordu.

Tüm kalbim parçalara ayrıldı. Nefes alamıyordum. Egom ve bencilliğim yanmış, külleri içimde kopan kasırgada uçuşuyordu.

Oturduğum yerden fırladığımda, odadaki diğer gözler bana döndü. Ahenk ortadan kaybolduğundan beri burada olan iki kişi vardı. Aşkım ve Ergün. Ergün'ün başta göt herifin teki olduğunu düşünsem de yanılmıştım. Tüm imkanlarını seferber etmişti. Birkaç tanıdığı, Cihan'ın telefonundan gelebilecek en ufak bir sinyali bile takip etmek için hazırda bekliyorlardı. Aşkım ise sanki Ahenk şey olmuş gibi sürekli ağlıyordu... Söylemek istemediğim o kelime olmuş da Ahenk sonsuza kadar gitmiş gibi... Bu sinirlerimi daha da bozuyor, bende bir şeyleri kırıp dökme isteği uyandırıyordu.

Ahenk dört gündür kayıptı. Ondan hiçbir haber alamadığımda çıldırmıştım. Haber verebileceğim herkese ulaşmıştım ama hiçbir sonuç çıkmamıştı.

Onsuz geçen dört gün! Otuz sekiz yıl yetmiyormuş gibi...

Sonunda ise Cihan mesaj atarak beni hissedebileceğim en çaresiz konuma sokmuştu. Burada böylece elim kolum bağlı haldeydim ve çaresizdim.

"Hala hiçbir haber yok mu?" Elimi sıkıntıyla saçlarımdan geçirirken, Ergün başını olumsuz anlamda salladı. Bu soruyu o kadar çok sormuş ve aynı cevabı almıştım ki bir süre sonra kelimeler bana boğazımı yakmaya başlamıştı.

"Yakında mutlaka haber gelecektir."

Ergün de peşimden ayağa kalkarken, Aşkım sanki beş dakika önce susmamış gibi yeniden ağlamaya başladı. Tiz sesi bu kez sinirlerimi daha da fazla bozuyordu. Zaten berbat bir haldeydim bir de onu çekebileceğimi sanmıyordum. Duymak istediğim tek ses Ahenk'inkiydi ve o da burada yoktu! Kim bilir o puştla ne yapıyordu! Belki de şu an acı çekiyordu. Belki de onu bulamadığım için beni suçluyor hatta hiç umursamadığımı düşünüyordu!

Düşünceler beynimi kemiriyordu. Nereye gitmiş olabilirlerdi ki? Gidebileceği her yere bakmıştım. Fare deliklerine bile!

"Aşkım ağlamayı keser misin?" dedi Ergün, ben sıkıntılı bir nefes verdiğimde. En azından biri, ne kadar acı çektiğimin farkındaydı.

AhenkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin