22. Bölüm

1.7K 93 22
                                    

Bölüm Arslan'ın ağzından. Lütfen Arslan'cığıma iyi davranın. Oy ve yorum yapmayı da unutmazsanız sevinirim. Keyifli okumalar.




Arslan



"Bittim ben," diyen Ahenk kafasını masaya koyduğunda çıkan ses neredeyse benim bile canımı yakacaktı. Güzel yüzünde bir kızarıklık oluşacağına emindim. Kahverengi bukleleri masadaki başının etrafına döküldüğünde arkama yaslandım. Onu böyle görmek hoşuma gitmiyordu. Normalde sahip olduğu renkli ruhu aniden griye bürünmüştü. "Yandım, bittim, kül oldum."

Başını ani bir hareketle tekrar kaldırıp açık mavi gözlerini, benim gözlerime dikti. Günlerdir aklımdan çıkmadığı yetmiyormuş gibi bir de böyle bana böyle bakması hiç de yardımcı olmuyordu. O kırmızı dudaklarının tadına baktıktan sonra burada oturmuş onun acı çekişini izliyordum. Pürüzsüz teni yine beynimin en ücra köşelerine kadar sızdığında aletim tepki verdi. Kapat çeneni, şimdi sırası değil. Birkaç saat önceki saçma olay yaşanmasaydı hayatlarımız çok daha başka şekilde ilerleyebilirdi. Mesela sabaha kadar gözümü bile kırpmadan onu düşüneceğimi bilmek yerine, kıvrımlı bedenini kollarımın arasına alıp gün doğana kadar ona sarılır ve kokusu burnuma dolarken huzurlu bir uyku çekerdim.

Sikeyim böyle işi.

"Sence beni evlatlıktan reddetmişler midir?"

Umarım. Umarım etmişlerdir ve sen sonsuza kadar burada benimle yaşarsın. Tam bir şerefsiz gibi düşündüğümü biliyordum ama elimde değildi. Beynim bana sürekli, onu yanımda tutmak için daha fazla bahane bulmamı söylüyordu. Tıpkı onu ilk gördüğümde bulduklarım gibi... Asla gerçekleşmeyecek olan sahte bir iş yemeği gibi mesela... Çok daha fazlasını bulacağımdan şüphem yoktu. Söz konusu o olduğunda, tüm kontrolü kaybediyordum.

"Hayır," dedim onu rahatlatmak için. İlkel benliğim ne istiyor olursa olsun, Ahenk'i üzecek herhangi bir hamlede onu kesip atmaya hazırdım. Yine sikeyim böyle işi! Bunun sonu nereye varacaktı böyle? "Birkaç güne sinirleri yatışır."

"Allah'ım üzerime lanet yağıyor resmen!"

Hayat ne kadar da tuhaftı. Onun lanet olarak adlandırdığı şeyler en başından beri benim için birer lütuftu. Evini su bastığı için yanımda kalıyordu. Annesiyle tatsız bir olay yaşamıştı ama sonuç olarak onu teselli edebilirdim. İyi bir adam gibi görünmediğimi biliyordum. Aslında öyle de sayılırdım çünkü ölümüne bencildim. Bunu söylemekten nefret etsem de Cihan onun için biçilmiş kaftan olabilirdi. Yine de bunun gerçekleşmesine asla izin vermezdim, düşününce bile damarlarımda kan yerine lavlar dolanıyordu. Onu daha iyi birisine göndermek yerine ben daha iyi biri olmayı tercih ederdim. Ve yaşadığı tüm bu talihsizlikler bana ihtiyacım olan fırsatları fazlasıyla veriyordu.

"Gerçekten her gün biraz da sıçıp batırıyorum. Akşam seni öptüm. Hem de hiç beklemediğin bir anda. Kim bilir hakkımda ne düşünüyorsundur. O da yetmezmiş gibi annem beni evlatlıktan reddetti, babamı aradım ama açmıyor, evimi su bastı!" Kelimeleri ardı ardına sıralarken aniden ne söylediğinin farkına vardığında durdu. "Ne diyorum ben?"

Yüzü utançtan kıpkırmızı olurken birkaç saniye düşündü. Düşünürken gözleri tüm salonda dolaşıyordu. Ben ise sersemin teki gibi konuşmadan onu izliyor ve otuz sekiz yaşında kocaman adam olmama rağmen, ünlü kadınlara hayran olan bir çocuk gibi bu kadının ne kadar tatlı olduğunu düşünüyordum!

AhenkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin