Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım lütfen. Keyifli okumalar.
Beynimin her köşesinde yankılanan melodi beni tatlı uykumun kollarından çekip çıkartırken ofladım. Sadece iki gün geçirmiştim. Olaysız ve sakin iki gün! Bunun acısı gecenin üçünde çalan bir telefonla çıkmak zorunda mıydı? Telefonu kapatıp, uykuma kaldığım yerden devam edebilirdim ama maalesef ki vicdanım vardı. Eğer acil bir durumsa kendimi kötü hissedeceğimi biliyordum, kimse boşu boşuna bu saatte aramazdı sonuçta. İçimde yaptığım vicdan muhakemesi bittiğinde, doğruldum. Gözlerimi açmayı başarabildiğimde Aşkım'dan geldiğini gördüğüm aramayı cevapladım ve telefonu kulağıma götürdüm. Neyse ki kulağımın yerini tek seferde bulabilmiştim.
"Ahenk! Se-ss-seen... Ne....r....de...sin?" Kelimeleri yuvarlayarak ve müthiş bir yavaşlıkta konuşurken, bangır bangır gelen müzik sesi onu anlamamı iyice zorlaştırıyordu. Nereye gitmişti bu kız? Arkadan bir erkek sesi duydum fakat ne dediğini anlayamadım. "Çe...k el...ini!"
El mi? Panikle yataktan fırlarken az kalsın yere yuvarlanıyordum. Aşkım'ın kendinde olmadığı belliydi ve bulunduğu ortamda savunmasızdı! Hem de bahsi geçen bir el vardı! Derhal yanına gitmeli ve arkadaşımı bu durumdan kurtarmalıydım.
Of, bugün attığı mesajlardan anlamıydım! Sürekli sarhoş olmak istediğini söyleyip durmuştu ve muhtemelen de bu hayalini gerçekleştirmişti. Sarhoş olursa her şeyi unutacağına inanıyordu. Tam aksine, sadece birkaç saatliğine iradesini kaybedecekti ve kendine geldiğinde daha da pişman olacaktı. Bunu ona da anlatmaya çalışmıştım oysaki!
"Şu telefonu verir misin bir dakika?"
Erkek sesi daha anlaşılır çıktığında, kaşlarımı çattım. Cihan! Bu ikisinin aynı anda, yüksek sesli ve içkili bir ortamda ne işi vardı? Madem aynı yerdelerdi, Cihan neden arkadaşımın bu kadar içmesine izin vermişti?
"Dok...unma!"
"Tamam, dokunmuyorum! Yalvarırım ver şu telefonu!"
Aşkım'ı ikna edebilmeyi sonunda başarabilmiş olacak ki, telefon aniden el değiştirdi ve Cihan'ın acı çekiyormuş gibi çıkan sesi kulaklarımı doldurdu.
"Aşkım'la tesadüfen barda karşılaştık ve zir zurna sarhoş. Evine götürmeye ikna edemiyorum. Koluna dokunduğumda çığlık attı. Ne yapacağım?"
Normal şartlarda Cihan'la konuşmayı reddetmeme rağmen bu durumda öyle bir şeyi asla yapmazdım. Söz konusu arkadaşımdı sonuçta.
"Ne kadar içti tam olarak?"
"Bilmiyorum, ben daha yeni geldim."
Telefonun diğer ucundan sıkıntılı bir nefes sesi yükseldi. Ne yapacağını bilemiyor olması gayet doğaldı çünkü ben de ne yapacağımı bilmiyordum.
"Neden evine gitmek istemiyor?"
Eğer bu direnişe devam ederse, dış destek olarak benim de yanlarına gitmem gerekecekti. Arkadaşımı sabaha kadar orada bırakacak halim yoktu. Hele ki abisi öğrendiği an işler çığırından çıkacakken.
"Bir anlasam..."
Arkadan Aşkım bağırmaya başladı. Gece gece ne yaşıyorduk biz?
"Ergün! Er...gün...ü ara...dım a...ma gelmee...di! Ergün!"
Ergün kimdi ya? Hafızamı şöyle bir yoklayınca kim olduğunu hatırladım. Uyku sersemi olduğum için belleğimin tamamen yüklenmemesi normaldi. Ergün, Aşkım'ın abisinin en yakın arkadaşıydı ve Aşkım onu da abisi gibi seviyordu. O da Aşkım'ı aynı şekilde görüyor olacak ki en ufak bir sorunda bile ona yardım ediyor hatta gerekirse onu abisine karşı koruyordu. Tabii, hakkında çok fazla konuşmadığımızdan bu bilgileri uzun süredir beynimin en ücra köşesinde tutuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahenk
ChickLitUyarı: Yakınlaşma ve +18 bölümler içerir. Elleri yukarı doğru yol almaya başladığında nefesimi tuttuğumun farkında bile değildim. Acı yerini, tüm vücudumu saran bir karıncalanmaya bıraktığında dengemi kaybetmek üzereydim. Bacaklarım beni taşımak ist...