38. Bölüm

677 48 7
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Keyifli okumalar.

Dediğini yapmıştı. Beni bir odaya kilitlemişti. Tam olarak sayamasam da muhtemelen 3 gündür, içinde sadece hiç de rahat olmayan, demir başlıklı yatak ve su dolu sürahinin olduğu bir odada esir hayatı yaşıyordum. Odanın kasvetli gri duvarları, görünmez elleriyle her saniye boğazımı sıkıyordu sanki! Günün belirli saatlerinde Cihan gelerek bana çorba falan getiriyordu. Bir kez de beni tuvalete götürüyordu, onun fino köpeğiymişim gibi... Ah, ne kadar da iyi biriydi! Bir de lütfetmiş gibi ona teşekkür etmemi bekliyordu.

Cihan, beni de Demir'le aynı yere gömmekle tehdit ettiğine göre... Onun ölümünde kesinlikle parmağı vardı! Of, Cihan'ın iyi biri olduğunu düşündüğüme inanamıyordum! Ama çok iyi bir oyuncuydu. Sahte neşesi, fazla nazik tavırlarıyla beni resmen oyuna getirmişti!

Zaten hassas olan midem, şimdi de benden gelen koku yüzünden bulanıyordu. Üç gün banyo yapmamış, saçlarımı taramamıştım ve bu sıçtığımın odası toz katmanıyla kaplıydı. Üzerimdeki kırmızı, beyaz kareli elbisenin rengi de gittikçe kararıyordu. Kısacası, Cihan beni öldürmese bile pislikten ölecektim zaten. Bir de kusmuk kokusuna katlanmamak için kendimi son raddeye kadar tutmaya çalışıyordum ama daha fazla sabrım kalmamıştı.

Bir kez daha kusmamak için kendimi tuttum ve açılmayacağını bile bile odadaki küçük camı zorladım. Buna ne yaptıysa, cam da bir türlü açılmıyordu. Odadaki oksijen neredeyse tükenmek üzereydi.

Dikkatimi dağıtmak için odadaki koku ve oksijen eksikliğinden başka şeyler düşünmeye çalıştım. Arslan ne yapıyordu acaba? Peşime düşmüş müydü? Aniden ortadan kaybolduğumda bir terslik olduğunu anlamıştır, değil mi? Eğer içinde bulunduğum durumdan haberi varsa kesinlikle deliye dönmüş olmalıydı.

Her ne kadar istemesem de yatağa oturmak için harekete geçtiğimde kapı açıldı ve Cihan yüzünde pişkin bir gülümsemeyle odaya girdi. Elinde de her zamanki tepsi duruyordu. Tepsiyi yatağın üstünde hemen yanıma bırakırken, ellerini sevinçle çırptı. Psikopat.

"Arslan çıldırdı." Kalbim hızla atmaya başladı. "Senin için her şeyi feda etmeye hazır. Ama o kadar kolay olmasını istemiyorum. Onu biraz daha zorlayacağım. Dolayısıyla da seni..."

Şerefsiz piç. Keşke kahveyi döktükten sonra bardakla kafasını da yarsaydım. Arslan onu öldürecekti. Bu piç yüzünden kendi başını da belaya sokacaktı. Of, onu o kadar özlemiştim ki...

"Sen ne kadar adi bir adamsın!" diye ateş püskürdüğümde yüzündeki neşeli ifade silindi. Bana yapabileceklerini bildiğim halde konuşmaya devam ettim çünkü canını gerçekten acıtmak istiyordum. "Onun sahip olduklarını alsan bile asla onun gibi olamayacaksın."

"Ben ondan çok daha iyiyim."

Yalandan kocaman bir kahkaha patlattım. Gittikçe onun gibi bir psikopata mı dönüşüyordum? Bu odada tek başıma günlerce kaldığım için kafayı yiyor da olabilirdim.

"Sen berbat bir adamsın. Başarısızsın, yalnızsın. Arkanı toplayan annenden başka kimin var ki?"

Annesi de onun suç ortağıydı. İkisi insanların hayatını karartmak ve onlara zarar vermekten özel bir zevk duyuyor olmalıydılar.

"Yerinde olsam benimle iyi geçinirdim, tatlım. Uzun süre benimlesin, akıbetinin ne olacağını bilmiyoruz."

Bir de beni tehdit ediyordu!

"Tehdidini de al götüne sok! Her şey bittiğinde hapishanede tehdit edecek kimseyi bulamayacaksın."

Dilini şaklattı. Bana doğru yaklaşırken korku tüm beynimi işgal etmişti ama bozuntuya vermedim. Korkmamdan daha fazla zevk alıyordu.

AhenkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin