İstediğiniz bir şarkı ile birlikte okuyun lütfen..
C: Fazla vaktim kalmadı Anthony. O hapsolmuş bir durumda, kendi yarattığı Araf'ın içinde. Lütfen Anthony, sana yalvarıyorum, ona yardım et, oğluma yardım et.
Oğluma yardım et.
Oğluma yardım et.
Yürüyor, yürüyor ve yürümeye devam ediyordum. Ne hissettiğimi bilmeden, Bayan Cyrus'un son sözlerini tekrar ederek yürüyordum sadece. Bir taksiye binmeyi akıl edebildim aslında. Tabi bunu akıl edebilecek bir aklım olsaydı. Akıl denilen o zımbırtının her bir santimetresine ihtiyacım vardı bu aralar. Zira son zamanlarda aklım pek yerinde değildi çünkü. Şu zamana kadar yaşadıklarımı düşünürsek...
Hayatımda ilk defa aşık olmuş ve reddedilmiştim. Yine de pes etmeyip defalarca ona olan aşkımı yinelemiş ve yine reddedilmiştim. Yine ve yine pes etmeyip onu takip etmiş ve onun S&M düşkünü bir sosyopat olduğunu öğrenmiştim. Peki ben ne yapmıştım? Yine, yine ve yine pes etmeyip onu her şeyiyle kabul etmiştim. Hayatımda ilk kez bir cinayete tanık olmuş, üstüne üstlük bu cinayeti aşık olduğum kişi tanık ettirmişti. O andan sonra yıkılmış ve nedense kendimi Bayan Cyrus'un yanında bulmuştum. Aşık olduğum kişinin ise uzun zamandan beri hayatımın bir köşelerinde olduğunu öğrenmiş, üstüne üstlük onun benim o kişi olduğumu bilmiyor oluşunu da öğrenmiştim. Tanrı aşkına ben daha 19 yaşımdayım. Bu, bu benim için çok fazla!
Kahretsin! Diye bağırıp, çöp variline sert bir tekme atmıştım. Sonuç? Ağrıyan bir ayaktı elbette. Ne yapmam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ne hissettiğimi bile bilmiyordum ki. Ağlamam ya da kızmam gerekirdi belki de, çünkü doğru olan buydu. Fakat ben ne ağlayabiliyor, ne kızabiliyor ne de bambaşka bir şey hissedebiliyordum. Bomboştum adeta. Sanki organları yerine duygularını aldırmış biri gibiydim ve bu durum hiç hoşuma gitmiyordu. Bir şeyler yapmak zorundaydım. Daemon, Daemon'ı bulmalı ve ona söylemeliydim. Ona benim o olduğumu söylemeliydim. Belki bu bir şeyleri değiştirebilirdi. Ama ondan önce, onu bulmalı ve durdurmalıydım onu.
Başka bir insanı öldürmeden.
Yürümekte olduğum adımlarımı hızlandırmış, koşmaya başlamıştım. Nereye gitmem gerektiğini her ne kadar bilmesem de, belki onunla konuşmam bir şeyleri değiştirebilirdi. Neticede o beni anlayabilecek tek kişiydi. O yüzden de onun yanına gitmeliydim.
.......................................................................................................
Koşmaya ara verip adımlarımı yavaşlattım ve villanın yanında bulunan adaptöre şifreyi yazıp girdim. Adımlarımı biraz daha hızlandırmaya başladım. Beyaz kapının önüne geldiğimde ise bir elimi duvara dayadım ve derin nefesler alıp verdim. Kapıyı çaldığımda ise nefes alış verişlerimi yavaşlatıp, onun kapıyı açmasını bekledim. Birkaç saniye sonra büyük beyaz kapı açıldı ve onu gördüm. Gülümsemesi o kadar kusursuz ve kutsaldı ki, sanki bir meleğe ait gibiydi. Bana her zaman huzur verirdi onun gülümsemesi. Gülümsemesine ara verip gözlerime baktığında ise o hüznü gördü ve dudaklarını aralayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ BIRAKMAYACAĞIM 2
RomanceSiz hiç başlı başına ''İmkansız'' olan birisine aşık oldunuz mu? Okyanus misali derin olan mavilerin'de boğulmak istediğiniz? Sigaradan nefret ettiğiniz halde sigarasını her içine çekişinde ''Ne olur nefesini yüzüme üfle'' Diye Tanrı, Buda ya da he...