İstediğiniz bir şarkı ile birlikte okuyun lütfen..
Alacakaranlığın en koyu tonu olan gecenin en sessiz çığlıkları eşliğinde, yanıyordum yine istemsizce. Tenimin her bir zerresi karıncalanırken, nefesini her bir zerreme üflediğinde ise sessiz bir melodi yankılanıyordu Xibalbanın en derinlerinde. Kötü yola düşmüş gecelerden gelen gözlerini gözlerime sabitlediğinde ise, onun büyüsüne kapılmaktan alıkoyamıyordum kendimi. Aydınlık ve karanlık karışırken birbirine, Alacakaranlık Meleğinin her bir zerresi hapsediyordu beni en derin yerlerine.
Yavaş adımlarla bana doğru yürümeye devam eden Aftiel'e karşılık, yapabildiğim tek şey sessizce, hareket dahi edemeden, onun bana gelişini izlemekti. Dudaklarım ise mühürlenmişti sanki. Sesli olarak konuşamasam da, zihnimin en derinleri karmadan karmaşaya dönüyordu. Kendi kendime ''Kahretsin! Yürürken nasıl bu kadar tahrik edici olabiliyorsun? Yaptığın tek şey sol ayağınla sağ ayağını takip etmek.'' Diye kahretmekten kendimi alıkoyamıyordum. Derin bir nefes alıp, zihnimin en derinlerini ve ''Kendimi'' sakinleştirmeye çalıştım. İşe yarıyor gibiydi. En azından mühürlenmiş olan dudaklarıma karşılık, kesik nefesler alıp verebiliyordum.
Tam önümde durup, cam mavisi gözlerinde kendi yansımamı gördüm. İnanır mısınız? Orada yansıyan kişi ben değildim sanki. Başka birisinin varlığını hissettim gözlerinde.
Lufian Vettel'e tamamen zıt olan birini.
Herkesle ve her şeyle dalga geçen, karşısındaki kişinin nasıl hissedeceği zerre umurunda olmayan, sadece ''öylesine'' yaşayan, gevşek tipli bir insandım ben. Gerçi hala öyleyim. Fakat söz konusu Aftiel olunca istemsizce de olsa, değişiyordum. Bunu nasıl yaptığımı bilmiyorum, fakat onu gördüğüm zaman şeytani bir şekilde gülümsemeyi bırakın, normal bir şekilde gülemiyordum bile. Yapabildiğim tek şey kesik nefesler alıp vermekti sadece.
Derin bir nefes alıp kendime geldiğimi sandığımda ise Aftiel başını boynuma yerleştirip, derin bir nefes aldı ve beni sersemletmeyi başardı. Lanet olası herifin dişlerini göstererek gülümsediğini hissedebiliyor ve sinirlenmeye çalıştıkça daha da çok onu hissetmek istiyor, bu sefer de böyle hissetmeme sebep olduğu için ona daha da fazla sinirleniyordum. Fakat elimde olan bir şey değildi.
Onu en derinlerime kadar hissetmek istemek, elimde olan bir şey değildi.
Dudaklarını boynumdan başlayıp, yukarıya doğru gezdirdiğinde derin bir nefes alıp, ritmine uyum sağlamaya başladım. Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup, geri çekildiğinde sersemlemiş vücudumu kollarına sardı ve şeytani bir şekilde gülümseyerek dudaklarını araladı.
A: Küçük bir öpücükle bile bu kadar çok sersemledin. Daha mı fazlasını istiyorsun? O halde sihirli sözcüğü biliyorsun.
Der demez, dudaklarımı araladım ve
L: Pislik herif.
Dememle birlikte dişlerini göstererek gülümsedi. Her ne kadar beynimle düşünüp, çekip gitmek istesem de, şu anda beynimle düşünemeyecek haldeydim. O yüzden istemeyerek de olsa dudaklarımı araladım ve
L: Lütfen? Öp beni.
Der demez, alt dudağımı dişlerinin arasına alıp emmeye başladı. Bende onun üst dudağını emiyor, ritmine uyum sağlamaya çalışıyordum. Dişleriyle alt dudağımı aşağıya çekip ağzımı açtı ve diliyle öpmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ BIRAKMAYACAĞIM 2
RomanceSiz hiç başlı başına ''İmkansız'' olan birisine aşık oldunuz mu? Okyanus misali derin olan mavilerin'de boğulmak istediğiniz? Sigaradan nefret ettiğiniz halde sigarasını her içine çekişinde ''Ne olur nefesini yüzüme üfle'' Diye Tanrı, Buda ya da he...