19.Bölüm

3.4K 150 55
                                    




İstediğiniz bir şarkı ile birlikte okuyun lütfen..


Hayatta ilk defa ölümü bu kadar yakın hissediyordum kendime. Nefesini duyuyordum sanki, konuşuyordu benimle. ''Kalk, gidelim'' diyordu adeta. Bir arkadaş, bir dost misali.

Duyduğun sesle belkide benim uydurduğum bir halüsinasyondu sadece, bir sanrıydı. Çektiğim acı o kadar çok fazlaydı ki, görüntüm bulanıklaşıyordu. Duyabildiğim tek şey sesti.


Onun sesi...


D: Kahretsin!


D: Lanet olsun! O bücürün nesi var böyle? Onun çekilmesi gerekiyordu.


D: Kahretsin! Kahretsin!


Kendi bedenimin dışında bir bedenin varlığını daha hissediyordum. Beni kollarına almıştı sanki, sıkıca sarılmıştı bana. Kime aitti bu beden? Daemon'a mı? Kesinlikle ona ait olmalıydı. Chanel Egoiste'in kokusunu hissedebiliyordum. Huzur veriyordu bana onun kokusu, hatta şu durumdayken bile. Ne ara ona bu kadar çok aşık olmuştum? Ne ara bu kadar çok güçsüzleşmiştim? Hiçbir fikrim yoktu, umurumda da değildi zaten. Tek istediğim şey oydu.


Onun kokusu,


Onun nefesi.


Acı çekiyor olmam umurumda değildi, sevdiğim kişi tarafından vurulmuş olmamı bile umursamıyordum. Şu anda onun kollarında, onun kokusunu içime çekiyordum ya, umurumda olan tek şey buydu. Vücudum gittikçe soğumaya başlıyordu. Göz kapaklarımı hareket ettiremiyordum. Her geçen dakika ölüme biraz daha yaklaşıyordum. Ölüm adeta kulaklarıma fısıldıyordu.


Yanıma gel,


Yanıma gel,


Ölüm beni yanına çağırırken, benim de 19 yıllık hayatım sanki bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçmeye başlıyordu. En azından bir kısmı.


Sonbaharın o içimi tatlı bir şekilde titreten esintisini hatırlıyordum, yaprakların ahenkli bir şekilde hareket edişini ve her hareket ettiğinde içimde anlamlandıramadığım duygu değişimlerini. Pek çok insanın Sonbaharı ''Hüznün mevsimi'' olarak nitelendirdiğini ve benim de inatla o mevsimi ''Huzurun mevsimi'' olarak değiştirdiğimi. Babalarım'la arabaya atlayıp, Michigan gölüne balık tutmaya gidişimizi. Babam David'in bir kova dolusu balık tutarken, babam Ted ve benim bir tane bile balık tutmayı başaramayışımızı. Babam David'in bizimle dalga geçişini, babam Ted'in sinirlenip onu göle atışını ve kahkahalarımızı.


Liseye başladığım ilk zamanı hatırlıyordum. Amerika'nın Maine eyaletindeki en iyi özel yatılı okullardan biri olan Maine Central Institute'ye tam burs kazandığım zamanı. Babam Ted nasıl da paniklemişti. Benden ayrı kalacağı için ne kadar da göz yaşı dökmüştü. Babam David ise babam Ted'in sırtını sıvazlayıp ''Üzülme, orada çok seksi kızlar varmış'' deyince yanında bulunan yastığı babam David'e fırlatıp, bana sarılarak daha da çok ağlayışını. Babam David'in ise kahkaha atıp, bana göz kırpışını.

SENİ BIRAKMAYACAĞIM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin