38. Bölüm

2K 80 33
                                    




Multimedyadaki şarkıyla birlikte okuyun lütfen..


BİRKAÇ SAAT ÖNCE

LUFİAN

Ne ara geldiğimi bile bilmediğim evime gelmiş, yatağıma uzanıp, tavanı izlemeye başlamıştım. Hangi dil olduğunu bilmediğim, fakat hüzünlü olduğundan emin olduğum bir şarkı açıp, tadının nasıl olduğunu bile anlayamadığım bir içkiyi içmeye çalışıyordum. Kısacası şu anda ''Dibe vurmak'' felsefesini yaşıyordum. Ya da yaşadığımı sanıyordum. Emin olamıyordum. Emin olabildiğim tek şey ise, ne dibe ulaşabiliyor ne de yukarıyı görebiliyordum. Yerimde sayıyordum.

Sanki hiç bulunamayacakmışım gibi. Sanki sonsuzluğun içinde dönüp duracakmışım gibi.

Birinin elini uzatıp beni kurtarmasını bekliyordum. Fakat beni kurtaracak kişinin David AS olmayacağının da farkındaydım. Onunla harika bir konuşma yapmış, hatta gaza gelmiş olmama rağmen eve geldiğimde unutuvermiştim her bir konuşmayı. Kurtardığını sanmıştım beni, fakat David AS bile çekip kurtaramamıştı beni kendi Araf'ımdan. Silikleşmeye başlıyordu sanki her şey. Gittikçe de daha dibe batıyordum. Gözlerim kapanmaya başlıyordu. Ayak parmaklarımdan başlayıp, vücudumun her bir noktasında dolaşıyordu yorgunluk hissi. Karşı koymaya bile mecalim kalmamıştı doğrusu. ''En iyisi pes etmek'' Diye düşünmekten alıkoyamamıştım kendimi. Düşüncelerimi dinleyip, yavaşça gözlerimi kapatmaya başladım.

Tam pes etmek üzereyken birden onu gördüm.

Yavaş adımlarla bana doğru yürüyordu. Sarı saçları hafif omzuna değmeye başlamıştı. Mermer rengi teni daha da parlıyordu. Parlaklık o kadar fazlaydı ki, gözlerim kamaşmış, gözlerimi kapatmak zorunda kalmıştım. Derin bir nefes alıp tekrar gözlerimi araladığımda ise gülümseyen yüzünü görmüş ve dudaklarımı aralayıp ona

L: Derek? Burada ne işin var?

Demiştim. Derek'in ise çoktan gülümseyen yüzü solmuş, bakışları hüzünlenmişti. Yavaşça dudaklarını aralayan Derek, elini hafifçe yanağımda gezdirdi ve dudaklarını aralayarak

D: Lufian? Sana ne oldu böyle?

Der demez bakışlarımı ondan kaçırmaya başladım. Haklıydı. Ben ''Ben'' değildim çünkü. İçimde yaşadığım her şey gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Rol yapamıyordum artık. Yorulmuştum be. Rol yap, rol yap nereye kadar?

Her ne kadar bu şekilde düşünmeye devam etsem de, yine de yorulmak istemiyordum. Her zaman güçlüydüm ben, yenilmezdim hatta. Yine öyle olmalıydım. Ama nasıl yapacağımı bilmiyordum. Yorgunluk ağır basıyor, güçlenemiyordum. Ayağa kalkmak istedikçe, çelme takıp düşürüyordu beni yorgunluk hissi. Doğrulamıyor, silkelenip kendime gelemiyordum.

Ben bunları düşünürken, yavaşça saçlarımı okşamaya başlayan Derek tekrar dudaklarını araladı ve

D: Lufian? Sen bu değilsin. Benim aşık olup, uğruna intihar ettiğim Lufian bu değil. Sen bu kadar zayıf biri değilsin Lufian. Her ne kadar acı çekiyor olsan da, yine de ayağa kalkmak zorundasın.

Der demez saçlarımı okşadığı elini bana doğru uzattı ve tekrar dudaklarını aralayarak

D: Hadi Lufian! Tut elimi. Ayağa kalk!

Der demez bir hışımla elini tuttum ve Derek'le birlikte yukarıya doğru süzüldüğümü hissettim. Yorgunluk hissi git gide uzaklaşıyordu benden. Gittikçe daha da güçlenmeye başlıyor, şeytani bir şekilde gülümseyip ''Aftiel'i nasıl delirtebilirim'' Diye düşünmeye başlamıştım bile. Derek ise şeytani bir şekilde gülümsememi fark eder fark etmez dudaklarını araladı ve

SENİ BIRAKMAYACAĞIM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin