24.Bölüm

3.6K 140 104
                                    






Multimedyadaki şarkıyla birlikte okuyun lütfen.


-: Ben Anthony Duphond. Hayatın boyunca aradığın kişi. Senin ilk aşkın.


Olduğum yerde donakalmış sesli bir şekilde yutkunmuştum. Bu nasıl olabilirdi? Ya da bu neden oldu? Gibi düşünceler içerisindeyken, Daemon da en az benim kadar şaşkın görünüyordu. Zarfın içindeki resme ve elinde sımsıkı tuttuğu kolyeye bakıyordu. Bu bir tesadüf müydü? Yoksa Tanrının bir oyunu muydu? En ufak bir fikrim dahi yoktu. Nihayet! Nihayet Tanrı benim yüzüme bakmış ve ilk aşkım olan Daemon'la öyle ya da böyle kaderlerimizi birleştirmişti. Onun ilk aşkı olduğumu öğrendiğinde ise beni kabullenmiş ve nihayet ''biz'' olmayı başarabilmiştik. Lanet olsun! Nasıl bir hayatım vardı benim böyle? Eğer hayatım bir kurgudan ya da bir hikayeden ibaretse, hikayenin yazarı kesinlikle tam bir ''Piç'' olmalıydı. Zira bir türlü mutlu olmama izin vermiyordu çünkü.


Ben bunları düşünürken Daemon ise Anthony olduğunu iddia eden herifin ayakkabılarından başlayarak, saçlarına kadar gözlerini onun üzerinde gezdirmişti. Daemon'ın yüzü oldukça ifadesizdi, gördüklerinden memnun değil gibiydi. Onun bu ifadesizliği beni keyiflendirmişti. Neden bilmiyorum ama o an Anthony'e bakıp, şeytani bir şekilde gülümsedim. Daha doğrusu gülümsemeye çalıştım. Anthony yüzünü ekşitmeye başlayınca da, şeytani bir şekilde gülümsemeyi beceremediğimi anladım. En azından denedim. Gerçi Anthony'in yüzünü ekşitip, ekşitmemesi zerre umurumda değildi. Daemon bana aitti. Her ne olursa olsun o benimdi.


Umurumda olan tek şey buydu.


Gözlerimi tekrar Daemon'a çevirdiğimde gözlerini gözlerime sabitledi. O an ona nasıl baktığımı bilmiyorum. Fakat ona olan bakışlarım onun şeytani bir şekilde gülümsemesine sebep olmuştu. Lanet olsun! Şeytani bir şekilde gülümsemekte gerçekten de iyiydi. Daemon ise yavaşça Anthony'e doğru yaklaştı ve tam karşısında durdu. Dudaklarını aralayarak.


D: Neden içeri gelmiyorsun? ''İlk aşkım''


''İlk aşkım'' kelimesini vurgular, vurgulamaz gözlerimin içine baktı ve tekrar şeytani bir şekilde gülümsedi. Anthony de buna karşılık şeytani bir şekilde gülümsemiş ve içeri girer girmez omzuma çarpıp, göz kırparak Daemon'u takip etmişti. Eğer benim adım da Anthony AS ise o lanet olası, çakma Anthony kılıklı herif kesinlikle bilerek omzuma çarpmıştı. Bir de şeytani bir şekilde gülümsemişti. Kahretsin! Koca evrende şeytani bir şekilde gülümsemeyi beceremeyen tek kişi ben miydim?


Daemon önde, Anthony arkada yürümeye başlamışlardı. Derin bir nefes aldım ve dış kapıyı sert bir şekilde kapattım. İçimden defalarca ''Sakin ol, sakin ol'' diye kendimi telkin edip, tekrar derin bir nefes aldım ve içeriye doğru yürümeye başladım. Attığım her bir adımda daha fazla yaklaşmaktan ziyade, daha fazla uzaklaşıyor gibiydim onlardan. Pek belli etmemeye çalışsam da içimde bir sıkıntı vardı. Ne olduğunu bilmiyordum. Küçük bir ağrı vardı içimde. Dolanıyordu vücudumda. Nerede olduğunu kestiremiyordum. Derin bir nefes aldım. Adımlarımı hızlandırıp, içimdeki sıkıntıyı görmezden gelerek içeri girdim.

SENİ BIRAKMAYACAĞIM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin