Multimedyadaki şarkı ile birlikte okuyun lütfen.
Gün batımının her bir zerresi, pencerenin pervazına doğru çiziyordu portresini. Yıldızlar ise yavaşça ortaya çıkmış, selam verip göz kırparken bana, düşünebildiğim tek şey bugünün bir an önce olaysız bitmesiydi.
Titriyordum. Heyecanımı bastırmaya çalıştıkça, daha da fazla heyecanlanıyor, ayakta duramayacak kadar takaatsizdim.
Korkuyordum. İçimdeki delik gittikçe büyümeye devam ediyor, korkunun her bir zerresi ise sarıyordu vücudumun her bir tarafını.
Hayatıma girdiğinden beri pek çok şey yaşamış, pek çok acıyı tatmıştım. Aynı zamanda pek çok güzel anılar da edinmiştim. Fakat bugün yaşayacağım her şey, hiç şüphesiz geçmişte yaşadığım her acıdan daha fazla, ya da edindiğim pek çok anıdan daha iyisi olacaktı. Bilemiyordum.
Sanırım deliriyordum.
Derin bir nefes alıp, sakinleşmeye ve onu beklemeye başladım. Evin diğer üyelerine bakmaya dahi cesaret edemiyordum. Özellikle de ona. Gözleri her zamankinden daha asi, bakışları ise keskin bir kılıç misali deliciydi.
Bakışlarımı hemen yere çevirip, tekrar derin bir nefes aldım ve tam o anda kapının sesi ile bir hışımla oturduğum yerden kalkıp, kapıyı açtım.
İşte. Tam karşımdaydı.
Sımsıkı topladığı kumral saçları, okyanus mavisi gözleri ile bana bakıp, gülümsüyordu. Nefesimi tutmuş olduğumu fark edip, yavaşça nefesimi havadaki boşluğa üfleyip, gülümsemeye (En azından denemeye) çalıştım. Gergin olduğumu anlayan Daemon ise, sağ gözünü kırpıp şeytani bir şekilde gülümsedi ve içeri geçtik.
Daemon'ın içeri gelişiyle dudaklarını aralayan Lufian Sebastian amcaya dönüp, sadece benim duyabileceğim bir şekilde.
L: Parti başlamak üzere. Ne dersin moruk? 20 dolarına bahse girerim Daemon kazanacak.
Der demez, bakışlarımı hemen Lufian'a çevirip, sinirli bir şekilde baktım. Lufian ise dilini çıkarıp, dişlerini göstererek gülümsediğinde ise içimden''Seni kendini beğenmiş, pislik herif'' diye çığlık atıp, kendimi bir nebzede olsa rahatlatmaya çalıştım. Fakat bu seferde Sebastian amca dudaklarını araladı ve yine sadece benim duyabileceğim bir şekilde Lufian'a
S: Ben David diyor, üzerine de 10 dolar daha ekliyorum. Partinin başlamasına az kaldı. Neden atıştırmalık bir şeyler getirmiyorsun evlat?
Dediğinde ise imdadıma Cody amca yetişip, ikisinin de enselerine vurup, sessiz olmalarını söyleyip, bana göz kırptı ve yavaşça dudaklarını aralayarak ''Endişelenme'' diye fısıldadı.
Başımla onaylayıp derin bir nefes aldım ve Babalarım David ile Ted'e doğru yürürken arkamda kalan Lanet olası Vettel ikilisine orta parmağımı çektiğimde ise sesli bir şekilde kahkaha attılar. Onları duymamış gibi yapıp, derin bir nefes daha aldım ve Daemon'la beraber yan yana yürümeye devam ettik.
Babam David tekli koltuğa oturmuş, derin nefesler alıp vermekteydi. Babam Ted ise tekli koltuğun dirseğine oturup, babam David'in elini tutmuş, kendi yöntemiyle onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
Her zaman kendine güvenen ve her konuda en iyisi, mükemmeli, zekisi olduğunu bilen Daemon Addis, babam David'in karşısında dikilir, dikilmez derin nefesler alıp, soğuk terler dökmeye başlamıştı. Daha önce onu hiç böyle görmemiştim. Bu hali beni o kadar çok şaşırtmıştı ki, kendi kendime ''İşte. Şimdi işimiz bitti.'' Demekten alıkoyamamıştım. Derin bir nefes daha alıp, sesli bir şekilde yutkunup, düşüncelerimi savuşturdum ve olabildiğince sakin olmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ BIRAKMAYACAĞIM 2
RomanceSiz hiç başlı başına ''İmkansız'' olan birisine aşık oldunuz mu? Okyanus misali derin olan mavilerin'de boğulmak istediğiniz? Sigaradan nefret ettiğiniz halde sigarasını her içine çekişinde ''Ne olur nefesini yüzüme üfle'' Diye Tanrı, Buda ya da he...