Bileğine pranga olmuş korkularınla yüzleşmen lazım.
Manolya kadar yegâne
Noyan kadar zeki
Kurt kadar tehlikeli
Katil kadar sessiz olman lazım.
Gözünü kapat.
Ne görüyorsun?
Ben ceset görüyorum.
Yüreğimizin ceseti,
Yıkılışlarımızın ceseti.
Şimdi tam...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Saatlerdir yetimhanedekilerle bizim sınıftakileri karşılaştırmaya çalışıyorduk. Ama maalesef ki çok fazla çocuk vardı ve bizim sınıftakilerle aynı isme sahip birisi yoktu.
"İsmini değiştirmiş olmalı arkasında iz bırakmamak için."dedi Noyan yaslandığı koltukta dikelirken. Kafamı salladım.
"Peki o zamanlarda oradaki çalışanlar? İllaki Kurt'un dostlarını ve bizim katili gören olmuştur. Onlara bakarak belki daha iyi bir karşılaştırma yapabiliriz."dediğimde hızlıca bana döndü.
"Mantıklı, bu sayede araştıracağımız çocuk sayısı azalır."dedi gülümseyerek, bende onun gibi gülümsedim. Hızlıca bana doğru yaklaştı ve dudaklarını yanağıma sertçe değdirdi. Şok dalgasıyla olduğum koltuğa sabitlendim, o ise hiçbir şey olmamış gibi bilgisayardan araştırmasına devam etti.
Derin bir nefes aldım ve kendimi toparladım. Bize şok yaşatana şok yaşatırız. Bunu unutmayalım. Ona doğru yaklaştım ve bilgisayara daha iyi odaklandım. Noyan umutsuzca ellerini saçına geçirdi.
"Hepsi ölmüş, arkasında cidden iz bırakmamış."dedi. Bilgisayarı kendime doğru çevirdim ve sayfanın altlarına indim. Burada birçok çalışan vardı. Ama bir profil dikkatimi çekti. İsmini ve yüzünü gördüğümde gözlerim açıldı.
"Barış Çiçek. Babam..."diye fısıldadım. Noyan da dikkatini bilgisayara verdi ve sonra ise bana.
"Baban sana ya da Bars'a bu konu hakkında bir şey demiş miydi?"dediğinde kafamı sağa sola sallasım. Ofladı uzunca.
"Ama."dedim ama sonra konuşmaya gücüm yetmedi. Elim boğazıma gitti, doğru muydu bildiklerim?
"Babam, Barış Çiçek. Kendisi yaşıyormuş."dediğimde şaşkınlık nidası döküldü dudaklarından.
"Süreyya dedi, babam yaşıyormuş. Hatta bunu kanıtlar nitelikte bir fotoğraf bile verdi elimize. Tarih yeniydi, o yaşlanmıştı. Kesinlikle oydu. O babamdı, Barış Çiçek'ti o. Ama neden yanımıza gelmiyordu, bu yetimhanede işi ne bilmiyorum."dedim güç bela.
Babam ölmüş olarak gösterilmişti ama ölmemişti, yaşıyordu ve yanımıza gelmiyordu. Saklanıyordu.
Ve kendisi şu an aradığımız katilin yetimhane yurdunda bir çalışanlık yapmıştı.