"Bendeki yerini, sendeki yerim belirler," diyen güçlü kadınlara..
...
"Bir beyaz orkidede buldum saflığını. Ve bir beyaz orkidede duydum o eşsiz kokunu. Gülümsemeni yeşeren tomurcuklara, gözyaşlarını toprağına dökülen suya benzettim. Benzettim, ama bir sen değildi o orkide de. Neye yarar şimdi, senin kadar güzel olmayan bir çiçek?" Alıntının altını çizdim. Bazı geceler tek yapmak istediğim kitap okumaktı. Bazı geceler ise deli gibi eğlenmeyi seviyordum ancak bunun şu an bir önemi yok. Bu gece, kitap okumak istediğim, ve asla rahatsız edilmek istemediğim gecelerden biri. Duş almış ve bahçedeki hamağımın üzerinde kitap okuyordum. Huzur bazen buydu benim için. Kendimle baş başa olmak. Kafamı kaldırınca yıldızları izleyebilmek. Her şeye rağmen gülümsemek.
Hayatım boyunca mutlu edilmiş bir kızdım ben. Artık kadın. Doğdum, birbirini çok seven iki ebeveyne doğdum. Sonra onlar anlaşamayıp boşansalar bile bunu bana hiç yansıtmamışlardı. Çocukluğum fevkalade geçti. Herkes gözümün içine bakıyordu. Birçok kişinin iğrenç geçti dediği ergenlik bile benim için zorlu bir süreç değildi. Herkes bir dediğimi iki etmemeye çalışıyordu zaten. Her istediğim oluyordu. Bunun sebebi biraz da babamın Oğuz Baysal olmasından kaynaklıydı. Herkes gözümün içine bakıyordu ki bakmazlarsa babam onların gözlerinin içine güzel bakardı.
Annem ve babam ben henüz üç yaşımdayken boşandılar. Ben ise babasının prensesi olduğum için yıllarımı babamın yanında geçirdim. Bazen düşünmedim değil, annemle mi yaşamalıydım? Lise yıllarım benim için güzel ancak babam için -bence- berbat geçmişti. Babam o zamanlar beni herkesten kıskanıyordu. Eve kaçta girdim, kaçta çıktım çok dikkat ediyordu. Bir keresinde onu telefonuma bakarken yakalamış ve kavga etmiştim. Evet, babamı çok sevebilirim. Her şeyden çok hem de ama o zamanlar benim de kendi hayatım olduğunu bir türlü kabul etmek istemiyordu. Hatta o zaman yanımızda şoför olarak çalışan adama beni takip ettirdiğini biliyordum. O beni o zamanlar salak yerine koysa da benim her şeyden haberim vardı. Mesela babamın karanlık işlere bulaştığını da biliyordum. Babam her ne kadar benden saklamak istese de.
Her gece, gecenin bir yarısı kalkıp bir yerlere giderdi. Ya da bizim evimize birileri gelirdi. Böyle karanlık adamlar. Sakallı, siyah takımlı.. Belinde silahları olan. Hatta bir keresinde susturucu takılı bir silahın patlamasına şahitlik etmiştim. Babamın adamlarından biriydi. Tabii babam sonra adamı fena dövmüştü beni uyandıracak diye. Benim gördüğümü ise bilmiyordu.
Bu yaşıma geldim, hayatıma giren tüm hemcinslerim yaşadığım hayatı kıskandı. Bu sadece şu an için değil, küçükken çok iyi hatırlıyorum, "Keşke baban benim babam olsa," diyenleri. Onlara sadece gülerdim. Çünkü ben alışıktım, babamın belinden çıkarmadığı o ağır metale. Hiçbir arkadaşım o yaşta kaldıramazdı ama ben her gece babama bir şey olmasın diye Allah'a dua ederdim. Hatta sırf bu yüzden babamın hayatına annemden sonra kimsenin kalıcı olarak girmesine izin vermedim. Geçici ilişkiler yaşadığını biliyorum ancak kimse evlenecek kadar uzun kalmamıştı. Bir kardeş istemiyordum. Kendimce sebeplerim vardı ancak bu sebeplerin arasında kesinlikle babamı kıskanmak yoktu. Aksine, çocukları her zaman sevmişimdir.
Lise hayatım biraz uçarı geçti. Hep gezerdim. Ders çalışmak benim için ölüm gibiydi. Belki de babama güveniyordum. Nasıl olsa babam beni özel bir üniversiteye kayıt edecek diye düşünüyordum. Hatta şu ana kadar yediğim en büyük kazığı on ikinci sınıfın başında almıştım. En yakın arkadaşım ve sevgilimi basmıştım. Hem de öpüşürken bile değil. Direkt yatakta. O andan sonra beynime format atılmış gibi çalışmaya başlamıştım. Gece gündüz çalışarak uykusuz kaldığım saatlerin sonucunu Harvard Hukuk kazandığımda almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kesilen Nefes
Teen Fiction*MAFYA KURGUSUDUR* ... Nefes Baysal güçlü iş adamı Oğuz Baysal'ın kızıdır. Yıllar öncesinden miras kalan bir gizem yüzünden Yalın Türker'le beraber hareket etmek zorunda kalan Oğuz Baysal için bu hiç de hoş bir durum değildir. Küçük anlaşmanın sonuç...