Gözlerimi araladığımda bir süre nerede olduğumu kestirmeye çalıştım. Odamdaydım. Dün gece nerede uyumuştum peki? Bahçede. Burada beni Yalın getirmiş olamazdı değil mi? Olmamalıydı çünkü. Yarası vardı ve beni kaldırdıysa fena hâlde açılmış olmalıydı. Hızla yataktan kalkıp lavaboya girerek yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım.
Ardından ise üzerimi değiştirerek direkt yukarı çıktım. Babam salonda tabletine bakıyordu ve yanında Melih vardı. Onlara gözükmeden yukarı çıktım. Yalın'ın yarasına bakacaktım. Kapıyı çaldım ancak ses gelmemişti. Açtığımda ise yatağı toplu ve boştu. İçeri girerek etrafıma bakındım. Gitmiş miydi? Hem de yaralıyken. Nereye gitmişti? Neden giderken bana haber vermemişti? Bir hoşçakal duymayı hak ediyordum bence. Odadan çıkıp aşağıya indim.
"Günaydın."
"Günaydın kızım."
"Günaydın Nefes Hanım." Babamın yanına oturacağım sırada babam izin vermedi ve ayağa kalktı.
"Sana dün verecektim aslında ama.. Halanlar falan geldi, fırsatım olmadı. Benimle gelir misin?"
"Tabii babacığım da, nereye?"
"Bahçeye," dedi babam gülümseyerek. Elimi tuttuğunda beraber dışarıya çıktık. Kapının önünde babama ait arabaların yanında kıpkırmızı, üstü açık bir araba vardı. "Nasıl?" dediğinde heyecanla gülümsedim.
"Bu.. Benim için mi?"
"Evet. Hoş geldin hediyen."
"Ya! Çok güzel! Babacığım, teşekkür ederim." Babama sıkıca sarıldığımda gülerek sarmıştı beni.
"Anahtarı üzerinde. Denemek ister misin?"
"Evet," dedim gülümseyerek.
"O zaman kahvaltıya gidelim? Olur mu? Hem değişiklik olur hem de sen arabanı denemiş olursun."
"Olur, çok güzel olur. Ben hemen hazırlanayım o hâlde," dedim gülümseyerek.
"Tamam kızım." Koşar adım içeri girip odama indim. Üzerime yazlık bir elbise giydim. Beyaz elbisemi altına hasır sandaletlerimi giyerek beyaz bir omuz çantası aldım. Saçlarımın iki yanından aldığım küçük tutamları arkada papatyalı bir tokayla tutturdum. Gözlüğümü alarak çantamın içine koydum. Yüzümü biraz renklendirip çantama rujumu ve cüzdanımı attım. Telefonumu komodinin üzerinden alarak yukarıya çıktım. Babam ve Melih bahçedeydi.
"Ben hazırım," dediğimde babam bana baktı.
"Çok güzel olmuşsun," dediğinde gülümsedim.
"Teşekkür ederim babacığım. Sen de çok yakışıklısın."
"Gidelim mi?"
"Gidelim." Ben şoför koltuğuna ilerlediğimde babam da yan tarafımdaki koltuğa binmişti. Arabayı çalıştırarak gaza bastım. Bahçeden çıktık. "Nereye gideceğiz?"
"Deniz kenarında çok güzel bir restoran biliyorum. Oraya gideceğiz. Sen düz git. Ben sana yolu tarif edeceğim."
"Tamam." Sürmeye devam ettim. Babam uzanıp müzik açtığında gülümsedim. Kırmızı ışığa yaklaştığımızda frene bastım. Bastım.. Sonuna kadar bastım ancak yavaşlamıyordu.
"Kızım yavaşlasana."
"Baba frenler tutmuyor."
"Ne?!" dedi birden.
"Baba ne yapacağız? Kaza mı yapacağız? Baba?"
"Sakin ol, bir şey olmayacak. Tamam mı?" O sırada babamın telefonu çalmaya başladı. Ekranında Yalın yazıyordu. Aramayı reddetti ve Melih'i arayacağı sırada Yalın yeniden aramaya başladı. Babam yeniden reddetti. Benim telefonum çalmaya başladığında yola bakarken çantamdan çıkarmaya çalıştım. Arayan numarayı tanımıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kesilen Nefes
Teen Fiction*MAFYA KURGUSUDUR* ... Nefes Baysal güçlü iş adamı Oğuz Baysal'ın kızıdır. Yıllar öncesinden miras kalan bir gizem yüzünden Yalın Türker'le beraber hareket etmek zorunda kalan Oğuz Baysal için bu hiç de hoş bir durum değildir. Küçük anlaşmanın sonuç...