Saat sıfır bir elli dokuz. Kapıda anahtar sesi duymamla çocukların odasının kapısını çektim. Küçükken en ufak seste uyandıkları için ses yalıtımı yaptırmıştım. Bunun için bile şükredebilirdim şu an. Fena kavga etmeyi düşünüyordum. Hızlı adımlarla aşağıya indiğimde kapının önünden bir küfür sesi duydum. Evet, kapıyı açamıyordu. Çünkü arkasında anahtar vardı. Alkışları alabilir miyim?
Arkada olduğumu fark etsin diye bir kez daha kilitledim kapıyı.
"Nefes," dedi arkadan. "Aç insan gibi konuşalım."
"Bu saate kadar neredeysen oraya git."
"Nefes.."
"Yok Nefes, siktir git buradan."
"Gitmeyeceğimi bildiğin için böyle söylediğini biliyorum."
"Bir sikim bildiğin yok, defol git."
"Güzelim.."
"Öküzün önde gideni olduğun için hemen gidiyorsun."
"Dışarısı çok soğuk." Sessizliğimi korudum. Bir şey söylememi bekledi. Kıyamadığımı biliyordu, bilerek yapıyordu. Ama ya gerçekten üşüyorsa? "Ama hastayken başımda duracaksan hiç sorun değil. Sabaha kadar otururum burada."
"Durmam, ne duracağım senin başında?"
"Nefes, kızgın değil kırgınsın biliyorum. Ama ben de kırgınım, hiç mi önemi yok senin için?" Kapıyı açtım. Kızarmış gözlerini görmeyi beklemiyordum.
"Vardı. Çok önemi vardı ama bugün yanıma gelmek yerine, yine, defolup gittiğinde önemi kalmadı."
"Mesaj attım. Sakinleşmem gerektiğini söyledim."
"O an, o günü hatırladığımı fark ettiğini biliyorum. Seçimler ve sonuçlar Yalın. Sen yine gitmeyi seçtin."
"Yine buradayım."
"Önemi yok."
"Olduğunu biliyorum." Ellerimi tuttuğunda ne kadar üşüdüğünü fark etmiştim. Yalan değildi, dışarısı gerçekten soğuktu ve o da gerçekten üşümüştü. Ellerini ısıtmak istercesine tuttum. Gülümsedi.
"İçeri gir," diye mırıldandım. Ardından ise önce ben içeri girdim. Peşimden geldi, kapıyı kapattı. Salona geçtiğimde derin bir nefes aldım. Hızla arkama doğru döndüğümde ise bu kadar yakınımda olması beni resmen bozguna uğratmıştı. Bağırmak için aldığım nefes dudaklarımdan usulca çıktı. Bir adım daha attığında eş değer bir şekilde geriye doğru çekildim. Kaçacak bir yerim kalmayana kadar geldi üzerime. Sırtım duvara yaslandığında gözlerime baktı. Kokusunu baskılayan rakı kokusuyla saç baş kavgaya girebilirdim şu an. "İçki mi içtin sen?" diyerek başımı kaldırdım.
"Evet," dedi.
"Seni aradığımı görmedin mi?"
"Gördüm."
"Gördün," dedim hafifçe başımı sallayarak. "Gördün ve.." Dudaklarımı öptü. Hiç yumuşak olmayan öpücüğü fazla istek doluydu. Hızla göğsünden itmeye çalıştım. "Bela okumak istiyorum ama.."
"Ama ne?" dedi gülerek.
"Çocuklarımdan çıkar diye korkuyorum. Gülmeyi kes yoksa dişlerini dökerim."
"Döksene."
"Dökerim," diyerek bu sefer ben öptüm onu. Alt dudağı dişlerimin arasında parçalanabilirdi. Elleri kalçamın altından tutarak beni kucağına aldı. Yukarı çıkarken öpüşmeye devam ettik. Elleri hiç boş durmuyordu. Parmakları kalçamı sıkarken gelen arzu dolu inleme öpücüğüyle ağzının içine doğru akıp gitti. Odaya girdiği gibi sırtım yatakla buluştu. Üzerime çıktığında dudaklarımız ayrılmıştı. Yüzüme vuran hızlı nefesleriyle hızla altından çıkıp onu yatırdım. Görecekti o gününü. Beni böyle merakta bırakmanın bedeli fena olacaktı. Üzerimdeki saten gecelik belime kadar sıyrılmıştı zaten. Kasıklarının üzerine oturup kalçamı hareket ettirdiğimde derince inledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kesilen Nefes
Novela Juvenil*MAFYA KURGUSUDUR* ... Nefes Baysal güçlü iş adamı Oğuz Baysal'ın kızıdır. Yıllar öncesinden miras kalan bir gizem yüzünden Yalın Türker'le beraber hareket etmek zorunda kalan Oğuz Baysal için bu hiç de hoş bir durum değildir. Küçük anlaşmanın sonuç...