18. Bölüm : Haram

24 2 0
                                    

Bazı rüyalar cenneti verir insana. Uzun zamandır görmediğin, özlediğin birini görürsün ve biraz olsun mutlu olursun belki. Benim özlediklerim bana cehennemi veriyor sanki. Nefes alamıyorum. Ağlamaya çalışıyorum onu bile beceremiyorum sanki. Ağlamak bile bir insan için be büyük bir lütuf oluyor değil mi? Ben nefes alamadığım o anda ağlayamadım bile.

"Nefes," dedi panik dolu bir ses. "Nefes. Uyan güzelim. Nefes, nefes al. Güzelim, lütfen nefes al." Gözlerimi açtığımda boğuluyormuş gibi hissediyorum. Deli gibi öksürmeye başladığımda dakikalarca kendime gelmeye çalıştım. Bana uzattığı bardaktan birkaç yudum su içtim. "İyi misin?" Başımı salladım. "Anlatmak ister misin?"

"Hayır."

"Peki bebeğim. Uyumak ister misin?"

"Biraz hava alacağım," diyerek yanından uzaklaştım. Ayağa kalkarak odadan çıktım. Hızlı adımlarla aşağıya inerek kendimi dışarı attım. Hafif soğuk esen rüzgar tenimden estiğinde derin bir nefes aldım. Gördüğüm kabusun bedenimi terk etmesini bekledim çünkü hâlâ aklımın bir köşesinde beni bu hâle düşürdüğü için içten içe gülüyordu bana.

"Nefes," dedi arkamda duyduğum ses. Ona doğru döndüm. "İyi günde ve kötü günde dedik. Anlat bana. Hâlledeyim. İçini kemiren bir şey var. Biliyorum. Görüyorum."

"Hâlledebileceğin bir şey değil."

"Benim bu dünyada seni üzen herhangi bir şeyi hâlledememem mümkün değil."

"Yalın lütfen."

"Tamam. Sustum." Birkaç dakika boyunca sadece bahçenin çevresinde yürüdük.

"Hiç birine yanlışlıkla zarar verdin mi?"

"Çok kez."

"Hiç canı yanmasın isterken, en çok canını yakan kişi oldun mu?"

"En çok?"

"Evet en çok."

"Sanırım evet."

"Peki bunu nasıl aştın?"

"Dua ederek Nefes. Af dileyerek. İşlediğim günahların bir affı yok, bence. Ama sadece günah işlemeye gelmedik bu dünyaya. Kendi emeklerimle, kimseden yardım almadan kurduğum bir vakıf var. Her gün binlerce ihtiyaç sahibi aileye ulaşıyorlar. Onların duasını hissediyorum bazen ve bu duayı bile en büyük günahtan daha fazla hissediyorum."

"Ben de cami mi yaptırsam?" Gülümsedi.

"Senin, benim kadar büyük bir günahın yok."

"Bilemezsin."

"Öyle mi? Ne var?" Derin bir nefes aldım. Kolunu omzuma atarak beni kendine doğru çekti hafifçe. Yan yana yürümeye devam ettik. Başımı kaldırıp yıldızlara baktım.

"Yıldızlar kadar desem."

"İnanmam."

"Neden? Ben de insanım. Olabilir."

"Yıldızlar kadar değil ama."

"Ama ben öyle hissediyorum."

"Bana anlatırsan sana daha iyi destek olabilirim."

"Benden önce hiç birine âşık oldun mu?" Başını iki yana salladı.

"Hayır," dedi. "Olmadım. Bu soruyu sorduğuna göre sen oldun."

"Olmuştum. Lisede."

"Lisede? Selçuk.."

"Değil. Âşık olduğum kişi Akın'dı."

Kesilen NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin