Gözlerimi saçlarıma dokunan parmaklar ile araladığımda babam başucumdaydı.
"Kızım," dedi uyandığımızda görünce bakışlarım pencerenin önünden beni izleyen adama kaydı. Gözleri kıpkırmızıydı. Ağlamış mıydı? "İyi misin?" Etrafıma baktım. Sibel abla da buradaydı. O da mı ağlamıştı? Bakışlarım üzerimdeki hastane kıyafetine kaydı.
"Bebeğim," dedim hızla. Babama baktım. "Ona bir şey olmadı değil mi?" Gözünden süzülen yaşı gördüm. "Gitti mi?" derken gözlerimden yaşlar süzülüyordu. "Baba bir şey söylesene! Baba! Gitti değil mi? Öldü degil mi?! Söylesene!" Kapı açıldığında içeri Nalan girmişti.
"Geçmiş olsun Nefes. Nasıl hissediyorsun kendini?"
"Nalan bebeğim iyi mi?" Bakışları Yalın'a kaydı.
"Söylemediler mi?"
"Kimse bana bir şey söylemiyor Nalan. Bebeğim iyi mi? Lütfen sen bir şey söyle."
"Bize müsade eder misiniz?" dedi babama ve Sibel ablaya bakarak. "Yalnız olması daha iyi olur."
"Tabii," dedi Sibel abla. "Hadi canim çıkalım."
"Kapıdayız," dedi babam. Odadan çıktıklarında bakışlarım hızla Nalan'a döndü.
"Hani Nalan. Anlat."
"Bugün zaten kontrole gelecektiniz. Seni ilk getirdiklerinde fark etmiştim aslında. Karnın, üçüncü ayına henüz girmiş bir gebe için fazla büyüktü. Nasıl anlamadım bilmiyorum.."
"İkiz mi?" dedim hızla.
"Üçüz," dedi Nalan. "Biri düştü." Gözlerimden yaşlar süzüldü. "Çok üzgünüm. Serumun bittiğinde ultrason için odama gelin. Emin olmak istiyorum."
"Geliriz," dedim sessizce.
"Ben çıkayım. Tekrardan geçmiş olsun Nefes." Odadan çıktığında dolu gözlerle Yalın'a baktım.
"Benim yüzümden," dedi. Hızla başımı salladım.
"Evet senin yüzünden! Senin saçmalıkların yüzünden!" Ayağa kalkıp sinirle göğsüne vurdum. "Keşke onun yerine sen ölseydin!"
"Keşke," dedi kıpkırmızı gözleriyle gözlerime bakarak. "Keşke ben ölseydim."
"Nefret ediyorum senden!"
"Et."
"Tiksiniyorum!"
"Ben bununla nasıl yaşayacağımı bilmiyorum Nefes. Çok sinirliydim, öyle söylemek istememiştim." Güldüm. Acı dolu bir şekilde güldüm yüzüne.
"Freud diyor ki; Sinirliyken söylenen her söz, sakinken düşünülmüştür." Başını hızla iki yana salladı. Kapı iki defa tıklatıldığında Canan anne ve Yasin içeri girmişlerdi. Peşlerinde İso ve Burcu vardı.
"Kızım," dedi Canan anne bana yaklaşarak. Önce bana sonra oğluna baktı. Nasıl gözüküyorduk bilmiyorum ama içimde bir yerlerde bir şeyler kırılmıştı. Ve bu kırık kalbime batıyordu. Geçmeyecekti ama ben alışacaktım. Her zaman böyle olmaz mıydı zaten? Yara geçmezdi. İzi kalırdı, sızısı kalırdı. Başımı iki yana sallayıp hepsinden uzaklaştım. Yatağa uzanıp arkamı döndüm. Titreyen ellerim yavaşça karnıma indiğinde gözlerimden usul usul yaşlar süzülüyordu. Burcu yanıma geldiğinde dolu gözlerle baktı gözlerime.
"İyi misin?" diye sorduğunda başımı iki yana salladım.
"Söylesene gitsin," dedim sessizce. "Onu görmeye katlanamıyorum."
"Yalın," dedi Burcu başını kaldırıp.
"Tamam." Tek duyduğum buydu. Sonra gitti. Gittiği anda kendimi tutamamış ve hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Gitmişti işte. Bebeğim gitmişti. Bilemezdi, sadece hissettiklerini söylemişti. Böyle olacağını bilemezdi ama olmuştu işte. Ben de bir suçlu arıyordum ve karşımda o vardı. Onu suçlamak zorundaydım yoksa başa çıkamazdım. Bununla yaşayamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kesilen Nefes
Fiksi Remaja*MAFYA KURGUSUDUR* ... Nefes Baysal güçlü iş adamı Oğuz Baysal'ın kızıdır. Yıllar öncesinden miras kalan bir gizem yüzünden Yalın Türker'le beraber hareket etmek zorunda kalan Oğuz Baysal için bu hiç de hoş bir durum değildir. Küçük anlaşmanın sonuç...