45. Bölüm : Üç Gün

15 0 0
                                    

Sesler kulağımda daha net bir hâli alırken Cem'in sesini işittim.

"Anneciğim," dedi kulağımın dibinde. "Uyanman lazım. Doktor bey iyi olduğunu söyledi ama ben yine de korkuyorum." Gözlerimi araladım yavaşça. "Anne!" Ambulansın içinde yatıyordum. Yanımda Cem vardı. Kapılar kapalı, içerisi sessizdi.

"Oğlum.."

"Doktor bey sana iğne yaptı. Sakinleşmen içinmiş. Ben bağırdım yapmayın diye ama dinlemediler beni. Dedem iyi gelecek dedi. İyi geldi mi anne?" Onun da az önce kanayan yerinde minik bir bant vardı. Yüzü de temizlenmişti. Yeniden gözlerim dolmaya başladığında kendimi buradan kalkmayacak kadar yorgun hissediyordum. Kolumu gelmesi için kaldırdığımda bana sıkıca sarıldı. "Anne Cemre'mi bulacaksın değil mi?"

"Bulacağım oğlum. Sana söz veriyorum bulacağım ikizini." Gülümsedi.

"Sen verdiğin sözleri tutarsın. Biliyorum." Derin bir nefes aldığımda ağladığını fark ettim.

"Güzel oğlum." Ellerinin üzerini öptüm. "Bizim şu an dimdik ayakta durmamız lazım. Ağlarsak Cemre de aĝlar. Hem ikizler birbirlerinin ağladıklarını hemen hissederler."

"Öyle bir şey yok anne."

"Var," dedim gülümsemeye çalışarak. "Sen Cemre'nin üzüldüğünü hissetmiyor musun?"

"Hissediyorum. Kesin çok ağlıyordur."

"O da seni hissediyor işte. O yüzden biz ağlamayacağız ama gerekirse de ağlatacağız oğlum. Tamam mı? Gerekirse ağlatacağız." Öfkeyle kaşlarını çattı. Başını salladı. Ayağa kalkarak ambulansın kapısını açıp aşağıya atladı. Peşinden inip etrafa baktım. Arama çalışmaları başlatılmış gözüküyordu. Birkaç polisle konuşan Yalın'ın bakışları bana dokundu.

"İyi misin?" Başımı çevirdiğimde yanımda be zaman geldiğini görmediğim Emre vardı.

"Değilim. Ama olacağım." Yalın büyük ve sert adımlarla buraya geldi. Cem'in önünde dizlerinin üzerine çöktü.

"Sana bir şey soracağım," dedi Cem, babasına bakarak. Yalın gülümsedi ve Cem'in devam etmesini bekledi. "Ne pahasına olursa olsun ikizimi bulacak mısın?"

"Ucunda ölümüm olsa bile," dedi Yalın hiç düşünmeden. Cem ona doğru bir adım atarak boynuna sarıldı.

"Teşekkür ederim baba." Gözlerimden iki yaş aktı usulca. Hızla sildim. Yalın başını kaldırıp bana baktı. Gözleri dolu doluydu. Gülümsememe karşılık verdi.

"Oğlum," dedi büyük bir içtenlikle. "Güzel oğlum." Burnunu çekerek uzaklaştı babasından. Yanımıza bir polis yaklaştı. "Bir şey mi buldunuz komiser?" Yalın ayağa kalktı. Cem babasının elini tuttu hızla. Komisere merakla baktı.

"Hayır Yalın Bey. Aramaya devam ediyoruz. Sizlik bir şey olmadığını söylemek için geldim. Beklemekten başka çareniz yok. Bir gelişme olduğunda arkadaşlar size haber verecekler."

"Benim kızım bir şerefsizin elinde ve ben öylece duracak miyim?!" dedim karşımdakinin bir komiser olduğunu unutarak. Yalın elimi tuttu ve hafifçe sıktı. Bana doğru başını çevirip komiserin göremeyeceği şekilde göz kırptı. Bu bir planı olduğunu gösteriyordu.

"Haklısınız," dedi komiser bana bakarak. Gözlerindeki anlayışlı bir ifade vardı. Ben ise hâlâ çatık kaşlarla bakıyordum. "Ama yapabilecek bir şeyiniz yok avukat hanım."

"Sen öyle san," dedi Cem birden.

"Efendim?" dedi Komiser. Yalın ve ben ise oğlumuzun dediği şeye gülmüştük.

Kesilen NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin