Abant.. Tabelanın yanından geçtikten yaklaşık yarım saat sonra bir otelin önünde durduk. Kapıda İso ve Burcu kapıda bekliyorlardı. Arabadan indiğimizde Yalın bavulları indirdi. Burcu'yla birbirimize sarıldık.
"Hoş geldiniz."
"Hoş bulduk. Ayarlarınız mı kalacağımız yerleri?"
"Evet," dedi İso bana sarılırken. "Yan yana zaten evler. İkişer kişilik."
"Eşyaları bırakalım," dediğimde beraber otelin içine girdik. Resepsiyondan sonra anahtarlarımızı alıp arka bahçeye geçtik. Sırayla göl kenarına dizilmiş bungalovların arasından geçtik.
"Bu sizin," dedi İso. "Biz de buradayız."
"Yerleşelim, haberleşiriz canım." Burcu'ya bakıp gülümsedim. Başımı salladım.
"Tamam kuzum." Eve girdiğimizde ne kadar üşüdüğümü fark ettim. Evin içi sıcacıktı. Ellerim buz kesmişti resmen. Hemen kalorifere dayanarak ellerimi ısıtmaya çalıştım.
"Üşüdün mü?" diyerek yanıma yaklaştı. Başımı salladım yavaşça.
"Dışarısı çok soğuk."
"Şömineyi yakayım mı?"
"Olur." Gülümsedi. Yavaşça yaklaşıp saçlarımın üzerine bir öpücük bırakarak salon kısmına geçti. Üst katta yatak odası vardı. Köşede küçük bir banyo, diğer köşede ise mutfak. Salondaki kapı ise küçük terasa açılıyordu. Manzara ise muhteşem Abant Gölü'ne aitti. Yalın şömineyi yakarken ben de iki kupa kahve hazırladım. Yanına gittiğimde ise ateşin önünde oturuyordu. Yanına çökerek elimdeki kupaları yere bıraktım. Ellerimi uzatıp ateşe doğru tuttum. "Akşama güzel bir gece düzenliyorlarmış," dedim kahveden bir yudum alırken. "Oraya gideceğiz."
"Gidelim."
"Aç mısın?"
"Cık."
"Peki." Bakışlarını yüzümden bir an olsun ayırmıyordu. "Neden sürekli bana bakıyorsun?"
"Çünkü.. Gözlerimi ayırırsam kaybolup gidecekmişsin gibi. Ben yine o içinde yapayalnız olduğum eve dönecekmişim gibi. Korku verici." Elini tuttum.
"Burada olduğumu, bu anın gerçekliğini sana daha iyi nasıl gösterebilirim?" Dudakları kıvrıldı usulca. Sessizce yaklaştı.
"Bilmem," dedi neredeyse fısıldayarak. "Nasıl gösterebilirsin? Nasıl göstermek istersin? Nasıl göstermeyi tercih edersin karıcığım?"
"Ateşle barut yan yana durmaz Yalın."
"Ateşim olacaksan yanmaya hazırım." Kendimi tutamayıp güldüğümde kahkaha attı. "Alev alev hem de."
"Ben seni yakmaya kıyamam."
"Ben zaten yanıyorum. Görmüyor musun? Yandıkça kül olmuyorum ama. Sen buradayken, her defasında ateşim bir daha sönmemek üzere harlanıyor."
"Senin ateşini.."
"Ee?"
"Hiç." Göğsüne indi bakışlarım. Nefes hızı değişmişti. Bu bacaklarımı titretiyordu resmen. Karşısında bu kadar savunmasız olduğum tek adam Yalın'dı.
Bir elini titreyen dizlerimin üzerine koyarak beni rahatlatmaya çalıştı.
"Bunun korkudan olduğunu söyleme." Gözlerindeki duygu biraz pişmanlık biraz da vazgeçişti. Yutkundum. Başımı iki yana salladım. Yanlış anlayacaktı.
"Bana hâlâ ilk günkü gibi hissettiriyorsun."
"İlk gün bacakların titremiyordu."
"Sana ilk dokunduğumda titriyordu. Yaranı dağlarken titriyordu. İlk öpüştüğümüzde titriyordu. Sana ilk, 'Seni seviyorum' dediğimde titriyordu. Seninle yaşadığımız tüm ilklerde titriyordu. Ve şimdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kesilen Nefes
Fiksi Remaja*MAFYA KURGUSUDUR* ... Nefes Baysal güçlü iş adamı Oğuz Baysal'ın kızıdır. Yıllar öncesinden miras kalan bir gizem yüzünden Yalın Türker'le beraber hareket etmek zorunda kalan Oğuz Baysal için bu hiç de hoş bir durum değildir. Küçük anlaşmanın sonuç...