Bölüm 25

482 22 2
                                    

Huzursuzluk kapladı içimi. Denizle konuşmam gerekiyordu. Çantamı kurcaladım. Telefonumu bulamıyordum. Sonra yatak odamda bıraktığım geldi aklıma.

Köyün girişine ulaştığımızda arabaları değiştik ve Serra beni eve kadar bıraktı. Elimde poşetlerle girişe doğru yürüdüğümde kapının açık olduğunu fark ettim.

Poşetlerimi yere bırakıp içeri girdim. Deniz salonda oturuyordu. Beni gördüğü an koşarak bana sarıldı.

"Neredesin sen? Meraktan öldüm. Telefonuna ulaşamadım."

"Serra ile markete gitmiştik. Evde unutmuşum."

Panik hali beni de germişti.

"İnsan bir haber verir. Endişelendim."

Beni bırakıp poşetleri tezgaha taşıdı. Sinirlerime hakim olmaya çalıştım. Sakince konuştum sonra.

"Bunu sen mi söylüyorsun Deniz? Önce gelemem diyorsun. Sonra gecenin bir vakti uyanıyorum, yanımdasın. Tamam diyorum tekrar uyuyorum. Bu kez uyandığımda seni bulamıyorum. Ve telefonuma baktığımda hiçbir şey görmüyorum."

Kızgınlıkla soludum. Sessizlik olmuştu. Cevap vermeyeceğini anladığımda poşetleri boşaltmaya başladım.

"Özür dilerim."

Söyleyeceği tek şey bu muydu yani. Gözlerimi devirip aldığım meyveleri yıkamaya başladım.

"Gece çok işim vardı. Gelemeyeceğim sanıyordum sonra..."

"Tamam Deniz." Lafını bölmüştüm çünkü dinlemek istemiyordum. Onu sorgulamak istiyordum.

"Evini ne zaman satın aldın?"

"Anlamadım, ne?"

"Dümdüz bir soru işte, cevap verir misin?"

"Tanışmadan hemen önce." Biliyordum, yalan söyleyeceğini biliyordum ama yine de sormuştum işte. Kahretsin.

"Çık dışarı."

"Nil, ne oluyor?"

"Çık dedim." Onu itmeye başladığımda beni bileklerimden yakalayıp tezgaha yasladı.

"Ne olduğunu anlatmadığın sürece hiçbir yere gitmiyorum."

"Yalan söylüyorsun." diye bağırdım. Musluğu kimse kapatmadığı için su sesi eşliğinde tartışıyorduk.

Bileklerinden kurtulup suyu kapattım. Serra'nın anlattıklarını ona aktardım ve yüzüne baktım.

"Bana ne olduğunu açıklaman için bir dakikan var. Söyleyecek bir şeyin yoksa siktirip gidebilirsin."

Önce derin bir soluk aldı. Sonra beni izlemeye başladı.

"Ev eski eşimin üzerine. Mal paylaşımı yaparken bir hata olmuş. Buraya geldiğimde ilk iş onu düzelttim. Bundan 2 yıl önce, yani biz boşanmadan önce son bir deneme yapalım diyerek buraya taşındık."

"Buraya ilk defa geldiğini söylemiştin?"

"Yalan söyledim."

"Neden?"

Sorum karşısında sustu. Sinirlerime hala hakim olabiliyor değildim.

"Çünkü anlatmak istemedim. Anılarımı canlandırmak hoşuma gitmeyecekti. Bencillik ettim, özür dilerim."

"Beni neden başka bir evde ağırladın?"

"Hayır, sana söy..."

"Yalan söyleme." Bağırmıştım.

Güneş BatıncaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin