Kötü Bir Veda...

410 43 171
                                    

Edgar: n-ne- fang bak ben orada kendimde değildim...

Fang: o halde kendinden geçmeseydin!

    Edgar Fang'in sinirli bakışlarını üzerinde hissettikce daha çok geriliyordu. Yaptığından pişmandı ama geçmişi düzeltemezdi.

Edgar: Fang gerçekten çok üzgünüm... Ama ben orada...

Fang: kes sesini! üzgünmüş! Daha isminden başka bişey bile söylemiyorken bu ne kadar inandırıcı acaba?! Edgar bana kafayı yedirtceksin!

Edgar: Fang... Bak sinirlenmekte haklısın. Ama... Diyecek hiç bir şeyim yok... Ne dersen haklısın.

   Fang Edgardan bir cümle duymayı bekliyordu. "Seni seviyorum" bunu duysa herşeyi unutacaktı. Ama Edgar pişman olduğunu söylemek ve basit saçma bir özürden başka hiçbir şey yapmıyordu.

Fang: pekala! Sanırım gitme vakti geldi. Hadi collette.

Edgar: nereye??

Fang: Belle'in emrine...

Edgar: hayır fang! Gitme. Gitme kal!..

Fang: bunun imkanı olmadığını biliyorsun. Buraya güç bela geldim. Hâlâ her an ölebilirim. Belle'in bir planı elbet vardır. Birgün buraya geri dönünce özür dilemeye kaldığın yerden devam edersin.

Edgar: fang....

    Fang yavaş hareketlerle çıkışa doğru yöneldi. Collette önden dışarı adımını atmıştı. Fang çıkmadan son kez durdu. Ve tam olarak arkasını dönmeden konuştu.

Fang: Sana tavsiyem... İşin olmadıkça pansiyondan-okuldan özellikle de bahçesinden dışarı çıkma. Sende en az benim kadar tehlikesin.

Edgar: t-tamam... Ama sen... Fang en azından son kez sarılalım...

Fang: niye? Arkamdan her boku ye diye mi?

   Edgar sustu. Verecek cevabı yoktu. Sadece üzgün ifadeyle bakıyordu. Fang bekledi. Ama Edgar yine söylemedi... Fang sinirle dışarı çıktı.

***

    Yorucu bir günün ardından 4 arkadaş pansiyondaydı. Gecenin ilerleyen saatlerinde. Bütün yurt uykudayken Edgar hâlâ fang'i düşünüyordu.

     Kulaklıkları takılı en sevdiği pank grubu olan "Bad Random" dinlerken bi yandan da yaptıklarını düşünüyordu. Herşeye rağmen Fang gururunu kenara gelmişti ve kendisini kurtarmıştı.

Edgar: ben tam bir aptalım...

     Sabahın 4ü Edgar gözyaşları eşliğinde hâlâ yatağında yatıyordu. Tek istediği Fang'di...

***

Bull: NE DEMEK KAÇTILAR LAN! POCO Bİ İŞİDE BECER AMINA KOYİM!

Poco: üzgünüm efendim...

Bull: üzücem ben seni bekle!

    Bull sinirden ne yapacağını şaşmıştı. Pocoyu bu kadar üzgün ve çaresiz olarak görmese ilk önce başını gövdesinden ayırıp bütün uzuvlarını ve organlarını sırayla öğütücüden geçirdikten sonra bekçi köpeklerine yem ederdi.

Bull: poco. Git burdan. Gözüme gözükme bir süre.

    Poco ne demek istediğini anladığı anda odayı terk etti. Bir şekilde herşeyi telafi etmeliydi. Bi şeyleri düzeltmeliydi.

      Buna ilk önce elinden kaçırdığı Edgar'ı yakalamakla başlayacaktı. Emin olduğu bişey vardı ki Bull onun kellesine bile sevinirdi.

Poco: onu bitiricem fang! Seni piç! Sırf senin inadına o çocuğu öldürücem!

***

Belle: nesi var bunun? Niye yüzü turşu satıyor?

Collette: sevgilisinden ayrıldı. Kolay mı haha!

Belle: ananın izinden gitsene biraz! Niye sevgililerin arasına giriyorsun?

Collette: aman anne! Adam olaydı da ağzına beynine sikine sahip çıksaydı o da.

Belle: haklısın. Her neyse hadi iş başına herkes!

    Fang istemeyerek de olsa yerinden kalktı. Edgar'ı düşünüyordu hâlâ. Burda olmayı asla istemiyordu ama Belle'in emrinden çıkamazdı. Fang'in tek duası bir an önce brawlywood'a dönmekti...

***

    Aylar ayları yıllar yılları kovaladı. Brawlywood'da derin bir sessizlik hakimdi. Herkes son 3 senedir oldukça huzurluydu. Edgar içinde aynısı denebilrdi.

    Bugün mezun oluyorlardı. Resmen bir polis olacaklardı. 4 arkadaş birbirinden heyecanlıydı. Mezuniyete son 3 saat kalmıştı.

    Edgat sonunda başarmıştı. Herkese inat polis olmaya hak kazanmıştı. Ailesi de burada, lobi'deydi ve onunla gurur duyuyordu.

Aina: işte benim oğlum! Seninle gurur duyuyoruz! Annesinin yakışıklısı!

Bibi: eri lan sana seyit! Sen adam olacakmışın meğer!

Edgar: sende adam olaydın keşke!

Bibi: yok ben koca parası yicem 😋

Edgar: tabi öyledir. Karı olmanın faydaları.

    Tam bu sırada Bibi'nin telefonu çaldı. Bibi telefonda yazan ismi görünce heyecanlandı.

Bibi: Ayy! Kalp kalbe karşıymış kocam arıyor!

Edgar: henüz sevgilin!

Bibi: kocam da kocam!

    Bibi yanlarından uzaklaştı. Ve telefonunu açtı. Edgar ise uzaktan sinirle bibiyi izliyordu. Aptal gibi sevgilisine kocam demesini hazmedemiyordu.

Hecktor: eee delikanlı anlat bakalım! Nasıldı bu güne kadar eğitimin, hayat şartları, bizsizlik... Özellikle de aşk hayatın haha!

Edgar: şey. Normal bildiğiniz gibi yani. Ekstra hiçbir şey yaşamadım.

Hecktor: ne yani hiç sevgilin olmadı mı bu 4 sene boyunca? Götümü siksen inanmam!

Edgar: oldu... Ama bitti.

Hecktor: bahset bakalım!

Edgar: açmasak şu konuları? Çok eskide kaldı da. İlk seneydi.

Hecktor: vay pezeveng benden hızlısın. Ben ananı 2 sene de zor elde ettim.

Aina: kim senin sevgilindi Edgar? Güzel miydi bari?

    Edgar bi an duraksadı. Ailesine Fang'den bahsedemezdi. Yoksa ona karşı olan bütün görüşleri değişecekti. Babası bir kenara annesinden korkuyordu. Herşeyi aşırı abartan biriydi her zaman için

Edgar: yüzünü bile unuttum. Anne sorgulama artık!

Aina: hm. İnanmadım ama neyse.

Edgar: herneyse hadi yemek yemeye gidelim!

Ailesinin de onaylaması üzerine Jackson ailesi beraber bir lokantaya gittiler. Güzelce karınlarını doyurup mezuniyet törenine gittiler...

BRAWLYWOOD'UN YILDIZLARI ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin