İlk Görev

431 40 133
                                    

    Edgar ofisinde masasının üzerine ayağını atmış telefonuna bakıyordu. İlk iş haftasıydı ve çok sıkıcı geçiyordu. Edgar ve Chester'ı ufak tefek olaylar dışına görevlendirmiyorlardı.

     Edgar Chesterla aynı şubedeydi. Daha çok kaçakçılık narkotik hırsızlık vakalarıyla uğraşan bölümdeydiler. Colt ve brock ise yan blokta cinayet taciz kaçırılma olaylarıyla ilgileniyorlardı.

    Edgar sıkıntıdan ölecek haldeydi. Chester da edgar'ın odasında koltukta uzanıp bs oynuyordu. 4 gündür telefon personelliği dışında hiçbir şey yapmıyorlardı.

    Ve karakolun telefonu çaldı. Edgar yarı sıkılmış bir şekilde telefonu açtı.

Edgar: Lobi merkez karakolundan ben  memur Jackson. Buyrun.

Kadın: ah polis bey! acil gelmeniz gerekiyor! Çok çaresiz haldeyim!

Edgar: buyrun?

Kadın: hırsız var evimde! Şu anda mutfakta. Ne yapicami bilmiyorum! Yardımınıza ihtiyacım var!

Edgar: peki hanımefendi sakin olun. Adres alabilir miyim?

    Kadının verdiği adresi bi kenara kaydetti Edgar. Ve yerinden kalkıp amirinin yanına gitti. Olayı anlattı.

Amir: bana niye söylüyorsun? Gidin.

Edgar şaşırmıştı. Daha önce amiri onu hiçbir göreve göndermemişti.

Edgar: biz mi??

Amir: evet siz! Hadi vakit kaybetmeyin kadının başı belada olabilir.

    Edgar ve Chester birbirine heyecanla baktı. Ve hızlıca hazırlanıp verilen adrese gittiler. Yanlarında birkaç polis daha geldi ama onlar her ana karşı dışarıda beklediler.

Edgar: ben ön kapıdan giricem. Arka bahçeden dolan sende.

Chester: tamamdır!

    Edgar kapıyı tıklattı. Kapı hızlıca açıldı.

Kadın: ah tam zamanında geldiniz polis bey! Çabuk mutfakta hâlâ!

    Edgar hızlı ama temkinli adımlarla mutfağa yöneldi. Girmeden önce çeriyi kontrol etti. Ama kimse yoktu. Mutfağa girdi ve daha dikkatle etrafa baktı. Ama ne bir hırsız ne de ondan bir iz vardı.

Edgar: burada kimse yok.

Kadın: nasıl olmaz! İşte orada!

   Kadın eliyle tezgah altındaki dolabı gösterdi. Edgar yavaşça oraya yaklaştı. Kapağı hafif aralıklı duruyordu. İçerisine baktı Edgar.

Edgar: bu ne amk!

Chester: kim var?

Edgar: hiç kimse! Sadece minik bir rakun!

   Edgar bunu derken hayvanın kuyruğundan tutup havaya kaldırmıştı. Yüzünden anlaşılan bir sinir ve hayal kırıklığı vardı. Hayvanı alıp dışarı çıkardılar.

Kadın: çok teşekkürler memur bey! Siz olmasanız ne yapardım ben!

Edgar: ... İşimiz bu değil. Ama yine de işimizi yaptık.

     Edgar ekibi de toplayıp karakola geri döndü. Edgar oldukça üzgündü. Sonunda ilk görevine çıkmıştı ama bu da bir öncekiler gibi boş bir ihbardı.

***

     Öğle molasına Edgar ve Chester birlikte çıktılar. Bir lokantaya geçtiler. Ve şans eseri Colt ve brock ile karşılaştılar. Beraber oturup koyu bir sohbete girdiler.

    Bir süre sonra chester telefonuna gelen bir mesajla gözleri ışıldadı. Heyecanlı olduğu belliydi. Hızlıca yerinden kalktı.

Chester: beni bi arkadaş çağırıyor. Sonra gelirim.

Edgar: peki. Ama geç kalma geri gitmeliyiz.

Chester: uzun sürmez!

    Bunu dedikten sonra chester hızlı adımlarla lokantadan ayrıldı.

Colt: vay lavuq bize kitledi hesabı pezeveng.

Brock: haha! Belki adamın gerçekten önemli bir işi vardır.

Colt: banane ödeyip gitseydi.

    Bunları konuştukları sırada lokantada iki adam arasında bir tartışma yaşandı. Ve çok geçmeden kavga çıktı. Bizimkilerde polislik unvanlarını kullanarak olaya müdahale etti.

     Taraflar kısa süre içinde ayrıldı birbirinden. Ve iki tarafta birbirinden şikayetçi olmadı.

    Edgar'ın dikkatini kapüşon+şapkalı  olan çekti. Sanki kendisini tanıyor gibi bakıyordu. Burnuna kadar çektiği uzun yakalı ceketi yüzünden gizlenen simasını tanıyamıyordu Edgar. Ama kendisine baktığını hissetmişti.

    Edgar aldirmak istemedi ve geçti oturdu tekrar. Ama adam ondan gözlerini ayırmıyordu. Bu Edgar'ı oldukça rahatsız etmişti. Kalkıp gitmek istedi ve arkadaşları da onayladı.

***

Chester: seni çok özledim.

Mandy: bebeğim! Bende seni çok özledim!

    Mandy hızlıca Chester'ın kollarına attı kendini. İkisi de birbirine sıkı sıkı sarıldı.

Chester: anlat bakalım. Neler yaptın gün boyu?

Mandy: napim işte şeker dükkanındayım gün boyu. Babama yardım ediyorum. Sen neler yaptın nasıldı günün?

Chester: ne olsun gülüm. Koşuşturmaca işte. Bugün ilk görevime çıktım. Ama yine boş ihbardı.

Mandy: eminim bir gün gerçek bir kahraman olacaksın :)

Chester: senin kahramanın olsam yeterli gerek yok başkasına.

   Mandy duyduğu cümleyle dudakları kıvrıldı. Ve Chester'ın dudaklarına uzandı.

***

Edgar: Neeee! Napiyo lan bunlar! Hani Chester bu kızdan ayrılmıştı??

Brock: aşık belli ki adam.

Colt: koduğumun döneği.

   Edgar Colt ve brock şaşkınlıkla Chester ve mandy'ye bakıyorlardı. Ve kesinlikle bunu onaylamıyorlardı. Mandy Chester'a kötü manada çok şey yapmıştı. Ve şu anda hiçbir şey olmamış gibi geri barışmış olmaları cidden aşırı saçmaydı.

     Edgar'ın gözüne aynı gibi parlayan camdaki yansıma takıldı. Arkalarında Lokantada gördükleri adam vardı. Kenarda durmuş onları izliyordu.

     Edgar hizla başını arkaya çevirdi. Adam hâlâ ona bakıyordu. Edgar tedirgin olmaya başlamıştı. Bu adam kendisinden ne istiyor olabilirdi ki?

Edgar: bence artık karakola dönmeliyiz. HEY CHESTER!

    Chester duyduğu cırtlak sesle arkasını döndü. Bu Edgar ve diğerleriydi. Kendisini görmüşlerdi. Chester biraz utanarak da olsa onlara baktı. Mandy ile vedalaştıkdan sonra karakola döndüler.

***

Belle: herşey hazır mı tara?

Tara: hazır sayılır. Fang de görevinin başına geçer geçmez.

Belle: yine hangi belaya daldı kim bilir! Geç kaldı.

Tara: üzerine gitme. En az senin kadar heyecanlı o da.

Belle: haklısın. Ama sorumluluklarını sonraya bırakması beni deli ediyor.

Collette: gidip ona bakmama ne dersin?

Belle: sende geç kalacaksan gitme gerek yok.

Collette: kalmam. Merak etme. Bu anı asla kaçırmam!

BRAWLYWOOD'UN YILDIZLARI ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin