Fang olduğu yerde kalakalmıştı. Sadece arkasına bile bakmadan siktir olup giden Edgar'a bakıyordu. Kalbinde inanılmaz bir acı yer edinmişti. Edgar'ı sanırım sonsuza dek kaybetmişti...
Colette: bu biraz ağır oldu dimi Fang?
Fang aniden irkildi ve hızla sesin geldiği yöne döndü.
Fang: Ne- sen ne zamandır buradasın colette?
Colette: Konuşmanın en başından beri
Fang: ... Çok bişey duymamış yada hatırlamıyor olmanı diliyorum.
Colette: malesef hepsini hem duydum hemde hatırlıyorum 😏
Fang: herneyse. Ne oldu?
Colette: seni bekliyoruz ne zamandır! Sen hâlâ burada exinle barışmaya çalış! Belle yani annem sana çok sinirlendi.
Fang: haklı olarak... Gidelim en iyisi.
***
Belle: sonunda gelebildiniz beyefendi! Gözümüz yollarda kalmıştı (!)
Fang: üzgünüm belle. Geç kaldım.
Belle: bence de üzgün olmalısın!
Fang hiçbir cevap vermeden başını önüne eğdi. Zaten yeterince üzgündü. Olan bitenleri düşünüyordu hâlâ. Edgarla nasıl barışacağını planlıyordu.
Belle: niye senin yüzün göte dönmüş? Bi sorun mu var?
Fang: hayır...
Colette: çok bişey değil exiyle barışmaya gitti o da reddetti bu dangalağı.
Fang yüzünden okunan bir hoşnutsuzlukla colette'e baktı. Onun böyle her boka atamasına oldukça sinir oluyordu.
Fang: sana kimse bişey sormadı kaltak!
Colette: sormasını gerek yok ben cevap verdim 😏
Belle: didişmeyi kesin! İşimize dönelim. Bu gece... Sonunda planımızı devreye sokucaz! Tara dinamitleri zamanında patlayacak şekilde koordine ettiniz değil mi?
Tara: o işi oldu bil belle! Herşey Yolunda en iyi şekilde yerleştirip hazırladık!
Belle: güzell! Bu gece Brawlywood kıyamete uyanacak AHAHAHA!
Colette: hahahihiha!
Belle: o ne biçim gülüş colette! Ben sana böyle mi öğrettim!
Colette: kötü kahkaha atıyorum işte! Beğenmiyor musun?
Belle: bok gibi atiyorsun.
Colette: hıh! Napabilirim güzel kahkaha atamıyorum çünkü henüz o kadar yaşlanmadım. 😏
Belle: şuna bak dünkü velet bize laf sokuyor minnacık aklıyla! Dua et kızımsın.
Fang'in aklına birden Edgar geldi. Onu uyarmalıydı. Tek saç teline bile zarar gelmesini istemiyordu. Hızlıca oturduğu sandalyeden kalktı. Ama Belle gitmesine izin vermedi.
Belle: nereye fang?
Fang: ufak bir işim var.
Belle: ne işiymiş bu saatte!
Fang: Belle nolur izin ver onu uyarmalıyım!
Belle: olmaz.
Fang: neden!! Ya orada görev yapıyor olursa?? Ya da yakınında bulunursa?
Belle: beni ilgilendirmez. Uyaramazsın çünkü o artık gerçek bir polis. Ona asla güvenemezsin. Hem o seni reddetmiş unut şu piçi!
Fang: hayır güvenebilirim. O... O asla bizi yakalatmaya çalışmaz. Belle lütfen!
Belle sinirle yüzünü ovuşturdu: bak Fang eğer olurda başımıza bir iş çıkarırsa önce onun sonra senin kelleni alırım bilmiş ol!
Fang: yani bu gidebilirim demek mi?
Belle: iyi siktir git!
Fang sevinçle odadan ayrıldı. Belle'in ara sıra iyi zamanına geliyordu. Bu anları da iyi bir şekilde kullanıyordu Fang.
Colette: şuna bak nasıl da sevindi. Velet gibi.
Belle: cidden sevdiğine inanamıyorum... O bir erkek. Fang ciddi derecede bir eşcinsel...
***
Edgar odasında yatağına uzanmış konuştuklarını düşünüyordu. Biraz ağır şeyler söylemiş olabilirdi ama aynı şekilde yüz üstü bırakılmayı asla istemiyordu. Kendisini yeterince üzmüştü. Artık keyfine ve mantığına göre hareket etmeliydi.
Üstelik kendi kendine soruyordu. Lobi'ye gelmeden önce heteroyken Fang hayatını tercihlerini düşüncelerini değiştirmişti. İşte buna bir türlü anlam veremiyordu.
Edgar: ben bu hallere nasıl düştüm be...
Sağ tarafına dönüp biraz uyuklamaya çalıştı ama bir türlü gözüne uyku girmiyordu. O sırada içeriden bir tıkırtı duydu.
Yavaşça yatağında doğrulup diğer odaya doğru gitti. Salondan geldiğine emindi. Işıkları açtı ve etrafa göz gezdirdi. Birşey göremeyince bunun beyninin bir oyunu olduğunu düşünüp odasına geri dönmek üzere arkasını döndü.
Edgat: ANANI! Sen kimsin!
Fang: şşşt! Sakin ol. Benim. Kocan.
Edgar: ne- kocası be! Fang yine mi sen! Defol git burdan!
Fang: biliyorum benden haz etmiyorsun oldukça kırgınsın. Ama... Sana bişey demeye geldim.
Edgar: söyleme siktir git!
Fang: demek zorundayım. Senin için.
Edgar: iyi ne bok diceksen de ve git!
Fang: huh... Bak Edgar. Öncelikle şunu diyim. Seni aldatmadim. Ve ayrıca seni bırakıp da gitmedim. Mecburdum. Seni hâlâ çok seviyorum. Sende beni seviyorsun biliyorum... Seni hiçbir şeye zorlamicam. Sadece seni kırıp üzdüğüm için özür dilerim.
Edgar hiç sesini çıkarmadan fang'i dinliyordu. Birşey söylese olmicaktı. Sabırla sözlerini bitirmesini bekledi.
Fang: istemiyorsan benimle tekrar olmazsın. Ama bil ki senden sonrası olamaz benim için.
Edgar biraz durduktan sonra: Fang. Bak. Ben bu mevzuları kapattım daha önce de dedim. Seninle çok şey yaşadık ama hepsi geride kaldı. Seninle tekrar olamam. Artık sana karşı öyle duygular beslemiyorum.
Fang duyduğu kelimelerle başını önüne eğdi. Gözlerini Edgardan saklıyordu resmen. Çatılan kaslarının gerilen yüz hatlarının belli ettiği üzere oldukça üzülmüştü.
Fang: Karar senin... Her neyse bunların yanı sıra şunu dicem. Geceleri dışarı çıkmasan iyi edersin. Özellikle de devlet mülklerinin yanlarında çok bulunma.
Edgar: sebep?
Fang: boşver. Dediğimi yap yeterli. Son kez...
Fang bunları dedikten sonra geldiği gibi balkondan hızla dışarı geri çıktı.Edgar sadece arkasından bakakalmıştı. Dediklerinden bir tık pişman olsa da Fang'in onu bırakmicanı biliyordu. Hâlâ telafi etmek için vakti vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BRAWLYWOOD'UN YILDIZLARI ✨
RandomBrawltonya'nın ünlü brawlerlarının yaşadığı Brawlywood da herşey pahalı ve mükemmeldi. Genel olarak suç oranları da oldukça azdı. Herkes lüks ve şerefli bir hayat peşindeydi. Yani çoğunluk... Burada doğup büyümüş çoğu brawlerların meslekleri v...