Bull: tuzağa düştük amk! Buna nasıl inandım ben!
Etrafı alevlerle çevrilmişti. Patlamanın göbeğinde olacak olmanın verdiği rahatsızlıkla etrafına bakındı. Sonra birinin ona seslendiğini gördü.
+: Buraya gel çabuk!
Bull denileni yaptı düşünecek zamanı yoktu. Adam onu hızla bi yere itti. Bull ne olduğunu anlamadan üzerine bir kapak kapandı. Ve çok geçmeden inanılmaz bir ses duyuldu. Kendisi de içinde bulunduğu demirden kasada savruldu.
Bir süre geçtikten sonra kapak aralandı. Bull sonunda çıkmış olmanın rahatlığıyla adımını dışarı attı. Kafasını çarpmıştı oldukça öfkeliydi. Gram korku olmayan gözleri ateş saçıyordu. Adamları yüzünü gördükçe kaçacak yer arıyordu.
Etrafın yanışına baktı. Kendisi de bu alevlerin içinde can vermiş olabilirdi. Ama biri onu kurtarmıştı. Kimdi bu? Neden bunu yapmıştı ki? Kendisini neden koruyordu? Yoksa Belle'in düşmanlarından biri miydi?
***
Brock: daha iyi misin?
Edgar: evet. İyiyim
Colt: olm sende hemen bayılıyon bişeye de dayanamıyon.
Chester: kes sesini Colt.
Colt: ne var be!
Edgar yattığı yatakda doğruldu. Kolundaki seruma baktı. Yüzü tiksinmiş bir hâl aldı. Ve kolundaki serumu söktü.
Chester: lan manyak mısın! niye çıkarıyorsun?
Edgar: ihtiyacım yok iyiyim.
Ayağa kalktı. Ve kapıya yöneldi. Diğer üçüyse çaresizlikle Edgar'ın peşinden gitti.
***
Edgar söndürülen evine baktı. Simsiyah kömür gibiydi. İçeri yavaşça adımladı. Herşey yanmıştı. Herşey... Hızlı adımlarla yatak odasına ilerledi. Gözleri onu aradı. Ve çok geçmeden buldu.
Yere düşmüş ve çerçevesi kırılmıştı. Kenarları yanmış fotoğrafı eline aldı Edgar. Neyseki çok yanmamıştı.
Fotoğraf kendisi ve Fang'e aitti. Üzülerek baktı. Çünkü bir kısmı simsiyah yanmıştı. Bu Fang'in son kalan hatırasıydı. Hâlâ affetse koşa koşa geleceğini bilse de bunu yapmak istemiyordu Edgar. Yeni bir sayfa açmıştı. Geri dönmek gururunu hiçe saymak demekti.
Fotoğrafa elini gezdirdi. Baktıkça gözleri doluyordu. Sonra kaşlarını çatarak gözlerini sildi. Ve fotoğrafı cebine koydu. Yanmayan eşyasını ve kıyafetini aldı. İşinde zorunlu izine çıkacaktı. Ailesi oldukça korkmuştu ve Edgar'ı görmek istiyordu. Aşağı geri inip arkadaşlarıyla vedalaştı. Ve otogarın yolunu tuttu.
Oldukça kalabalıktı. Herkes Brawlywood'u terk ediyordu anlaşılan. Zorlukla bilet buldu. Ve otobüse yerleşti. Birazdan kalkacaktı. Son kez Lobi'ye göz gezdirdi. Alevler hâlâ sürüyordu. İçi acıdı. Bakmayı kesip telefonunu çıkardı. Güzel bir müzik açıp yavaşça uykuya teslim oldu.
***
Fang dalgındı. Öylece elleri yüzünün iki yanında pencereden dışarı bakıyordu. Aklı Edgardaydı. Tek istediği ona kavuşmak ellerini tutmaktı. Belle'in sesiyle irkildi.
Belle: ne bok yiyorsun orada sen?
Fang: hiç sadece...
Belle: neyse ne! Gel ve yardım et! Koca mekan kendi kendine temizlenmeyecek!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BRAWLYWOOD'UN YILDIZLARI ✨
De TodoBrawltonya'nın ünlü brawlerlarının yaşadığı Brawlywood da herşey pahalı ve mükemmeldi. Genel olarak suç oranları da oldukça azdı. Herkes lüks ve şerefli bir hayat peşindeydi. Yani çoğunluk... Burada doğup büyümüş çoğu brawlerların meslekleri v...