15. Bölüm

2.3K 76 9
                                    

Ağaç gerçekten çok ilgimi çekti. Üst tarafına bağlanan kumaşları kim bağladı acaba? Salim'le Azmi mi? Çok ilginç. Ama benim de bu ağaca bir katkım olmalı.

Ne yapsam bilmiyorum. Başımdaki tokayı çıkardım. Evet, şimdilik bu işimi görür. Dalın birine bağladım.

-Allah'ım sen bana yardım et.

Buraya gelsem mi artık kafamı dinlemeye? İnsanlarla uğraşmak beni cidden yordu.

*************

Eve doğru yürürken Postacı Seyfi beni durdurdu.

-Hoca hanım, size bir mektup var.

Zarfı aldım. Üstündeki adres gene Eskişehir. Olmayan anne ya da babamdan gelmiştir. Ne olacak?

Teşekkür edip, imza atıp yoluma devam ettim. Nazlı imzası. Zor oldu ama alıştırdım kendimi. Lojmana doğru dönmek üzereyim. Kahveden bir ses duydum.

-Herkese benden çaaay.

Salim'in sesi bu. Yanında da Azmi. Bir şey kutluyolar demek ki. Kızı getirdin Salim keyfin yerinde tabi.

Allah'a şükür şu adamı şöyle görebildim. Gerçek Salim bu işte. Damlarda yatıp kalkan adam değil.

Şu kahve ortamına acayip özeniyorum. Neden sadece erkekler oturabiliyor öyle yerlerde? Tamam, benim zamanımda kadınlara has kahvehaneler kurulmaya başlandı ama hâlâ yaygın değil. Ben de istiyorum şöyle okeyde bitip, taşı masaya vurarak "Yandım ay amaan ay amaan ay amaaan" diye masaya çıkmak. Acayip bir ortam.

Bileğimdeki bileklik zaman zaman canımı acıtıyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bileğimdeki bileklik zaman zaman canımı acıtıyor. O kadar burnum kanadı. Hastalandım. Ne bir haber geldi ne bir şey. Bence varlığı çok gereksiz. Ne diye takıyorum anlamıyorum ki.

Eve geldim. Hatice teyzem komşuya gitmiş. Mektubu vitrindeki çekmeceye fırlattım. Günlüğü açtım. Kilitliyorum burayı. Annem gibi, Hatice teyze de bulmasın.

"Zaman yolcusu olmak beni bazen yoruyor. Durduk yere burnum kanamaya başlıyor. Üzüntü ve strese gelemiyorum, fark ettim. Bir fotoğraf yüzünden buraya geldim. Salim ise hiçbir şey bilmiyor. Açıkçası ben de onun hakkında hiçbir şey bilmiyormuşum. Fakat bildiğim bir şey var.

SENİ SENİN HABERİN BİLE YOKKEN SEVİYORUM."

Günlüğü kapattım. Masada uyuyakalmışım.

Rüyamda bir düğün gördüm. Salim evleniyor. Bir ağacın arkasında gizlice onlara bakıyorum. Gözlerim yaşlı. Bileğimdeki bileklik acıtıyor. Bileğimi ovuşturuyorum. Herkes ne kadar mutlu. Alkış tutuyolar. Gelinin yüzü tülle örtülü. Küçük Mahmut bile en önde ellerini çırparak gülüyor.

AŞKIN ZAMANSIZ YOLCULUĞU ❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin